MAHKEMESİ : ÇARŞAMBA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/04/2012NUMARASI : 2007/311-2012/203Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava , çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece,elatmanın önlenmesi isteğinin davaya konu 24,30,31 ve 111 parsel sayılı taşınmazlar bakımından kabulüne,113 ve 135 parsel sayılı taşınmazlar ve ecrimisil isteği yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, kayden paydaşı olduğu 24, 30, 31, 111, 113, 126 ve 135 parsel sayılı taşınmazların ortak murislerinin ölümünden itibaren davalı tarafından kullanıldığını, davalının engellemesi nedeniyle kendisinin tasarrufta bulunamadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama sırasında ise 126 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davadan feragat ettiğini açıklamıştır.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mahkemece yapılan uygulama sonucu düzenlenen rapor ve krokiye göre, davalının çekişmeli 24,30,31 ve 111 parsel sayılı taşınmazların tamamını kullanmak suretiyle davacıyı yararlanmaktan engellediği ve böylece intifadan men olgusunun gerçekleştiği belirlenmek suretiyle anılan parseller bakımından elatmanın önlenmesine, diğer parseller bakımından ise reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Keza, ortak murisin 2000 yılında öldüğü ve ölümünden itibaren taşınmazların davalının kullanımında bulunduğu tarafların kabulünde olup, davacının dava tarihine kadar ihtarname keşide etmediği gibi ikazda da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının kullanımının izne dayalı olduğu, iznin dava açılmakla geri alındığı ve dava tarihine kadarki kullanımın kötüniyetli olmadığı gözetildiğinde, dava tarihinden önceki dönem için istenilen ecrimisilin reddine karar verilmiş olması da doğrudur. Davacının ecrimisilin reddine yönelik temyiz itirazları da yerinde değildir. Reddine.Ne var ki, 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı I sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan kısmında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmış olup, mahkemece maktu ret harcı dışında kısmen kabul edilen elatmanın önlenmesi isteği yönünden karar ve ilam harcına hükmedilmediği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413. (6100 sayılı HMK'nun hükümleri) ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından ibaret olacağı (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetileceği açıktır.Eldeki davada ise, davanın kabul edilen kısmı yönünden mahkemece karar ve ilam harcına hükmedilmediği gibi, kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına avukatlık ücretine de karar verilmemiştir. Ayrıca yapılan giderlerin tamamı davacı üzerinde bırakılmış, feragat edilen parsel yönünden de bir hüküm kurulmamıştır. Değinilen bu hususların resen gözetilmesi gerekmekte olup, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.