Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2149 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19173 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : DÜZCE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/06/2014NUMARASI : 2013/2-2014/305Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi,gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları S. F..'dan intikal eden 442 ve 446 parsel sayılı taşınmazların kiraya verilmek suretiyle davalılar tarafından kullanıldığını, taşınmazları kullanamadıkları gibi gelirlerinden de faydalanamadıklarını ileri sürerek son 5 yıllık dönem için 17.500,00.-TL ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, dava konusu kiraya verildiği ileri sürülen binaların masrafı kendileri tarafından karşılanarak yapıldığını ve başka taşınmaz üzerinde bulunduğunu, herhangi bir gelir elde edilmediğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacılar tarafından taşınmazlarda kiracı olarak bulunan kişilere gönderilen 14.2.2012 tarih, 5408 yevmiyeli ihtarnameyle davalılar ile 3. kişiler olan kiracılar arasındaki kira sözleşmelerine icazet verdikleri, bu nedenle haksız işgal tazminatı talep edemeyecekleri, davalı Sayim tarafından kullanılan ekmek satış dükkanı ile ilgili taleplerin haksız olduğu ve intifadan men koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 442 ve 446 parsel sayılı taşınmazlarda davacılar, davalılar ve dava dışı M. M..'nın elbirliği halinde malik oldukları, bu taşınmazlara bitişik 443 parsel sayılı taşınmazın tarafların murisi S. F.., 445 parsel sayılı taşınmazın (davalı Nail'in çocukları) dava dışı Hakan ve G. F.. adına kayıtlı olduğu, davalıların 443 parsel sayılı taşınmazda bulunan binada davacıların oturduklarını beyan ettikleri, mahkemece yapılan keşifte 446 parsel sayılı taşınmazda, zemin katında ekmek satış dükkanı ve kahvehane bulunan üst katları mesken olarak kullanılan bina ile bitişiğinde kahvehanenin eki olarak kullanılan sundurma bulunduğunun, taş atölyesi olarak kiraya verilen binanın büyük kısmının 442 parsel, küçük kısmının 445 parsel üzerinde kaldığının tespit edildiği, dinlenen tanıkların, dava konusu 442 ve 446 parseller üzerindeki ekmek satış dükkanı, kahvehane ve taş atölyesinin davalılarca kiraya verildiğini beyan ettikleri, davalı tanığı ve kiracı M.. K..'in davacılardan Saime ve Fatma'nın da kira sözleşmesinde imzaları bulunduğunu, bu sözleşmelerin onların da muvafakati ile yapıldığını beyan ettiği ve davalılarca bir kısım kira sözleşmeleri sunulduğu, davacı tanığı H.. M..'nın ise dayıları olan davalıların M.. K.. ile sözleşme yaparken davacılara da kira parası vereceklerini söyleyerek kira sözleşmesini S.. F..'a imzalattıklarını, onun da kira alacağını düşünerek sözleşmeyi imzaladığını beyan ettiği, davacıların davalılarla aralarında uzun zamandır husumet bulunduğunu, ağır baskı, hakaret ve tehdit altında olduklarını belirtip buna ilişkin soruşturma evrakları ile ceza mahkemesi kararlarını dosyaya ibraz ettikleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin ya da, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacılar 442 ve 446 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan kahvehane, ekmek satış yeri ve taş ocağının davalılarca kiraya verildiği, kendilerini tehdit ve baskı altında tutarak kira gelirlerinden pay vermedikleri iddiasıyla eldeki davayı açmışlardır. Tüm dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davacıların çekişme konusu taşınmazlarda kullandıkları ya da kullanabilecekleri bir yer bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, davalı Sayim tarafından kullanılan ekmek satış dükkanı için ise intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde taraflar arasındaki ceza soruşturma ve davaları ile tanık beyanlarının değerlendirilmediği görülmektedir. Kiraya verilen yerler için paydaşlar arasında intifadan men şartı aranmayacağı ve paydaşlardan bir ya da bir kaçının imzaladığı kira sözleşmesinin diğer paydaşları bağlamayacağı kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca, dava konusu 442 ve 446 parsel sayılı taşınmazlarda davacıların çekişmesiz olarak kullandıkları ya da kullanabilecekleri bir yer bulunup bulunmadığının araştırılması, yeniden tanık beyanlarına başvurulması, ekmek satış yeri olarak kullanılan dükkan bakımından intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin yukarıda değinilen ilke ve olgular dikkate alınarak değerlendirilmesi; davacıların bu taşınmazlarda kullandıkları ya da kullanabilecekleri bir yer bulunmadığı saptanır ise davalılarca kiraya verilen kahvehane ve taş ocağı ile ekmek satış yeri ile ilgili keşfe katılan bilirkişilerce ortak düzenlenecek rapor esas alınarak davacıların payları oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.