MAHKEMESİ : GÜRPINAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/11/2013NUMARASI : 2012/14-2013/185Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, davalının kendisini aldatarak, 107 ada 18 parsel, 127 ada 25 parsel, 133 ada 4 parsel, 139 ada 12 parsel, 142 ada 4 parsel ve 196 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını, karşılığında 15 dönüm arazi vermek vaadiyle tapuda satış suretiyle edindiğini, davalının vaadine rağmen sadece 5 dönüm yeri devrettiğini, okuma yazması olmadığından davalıya inandığını, bu durumu yaklaşık 1 yıl önce öğrendiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.Davalı, ablaları olan Behye ve Lalihan ile murislerinden intikal eden taşınmazlarda küçük parçalar halinde bulunan paylarını birbirlerine devredip bir veya birkaç tapuda toplayarak değerlendirmeye karar verdiklerini, bu şekilde hem Lalihan'ın hem de Behye'nin murislerden kalan tüm miras paylarını kendisine devretmeleri, kendisinin de onlara bir veya bir kaç yerde 15'er dönüm yer vermesi konusunda anlaştıklarını, davacıya 134 ada 10 parselde pay verdiğini, ancak davacının babalarından kalan miras paylarını devretmesine rağmen annelerinden kalan miras paylarını devretmemesi üzerine kendisinin de kalan vaadini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Lalihan'ın dava dışı B. T.. ile birlikte, dava konusu 107 ada 18 parsel, 142 ada 4 parsel, 196 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 04.12.2008 tarih, 997 yevmiyeli satış işlemi ile; 127 ada 25 parsel, 133 ada 4 parsel ve 139 ada 12 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını 19.02.2009 tarih, 175 yevmiyeli satış işlemi ile davalıya temlik ettikleri, davalının da dava dışı 134 ada 10 parsel sayılı taşınmazda bulunan 9/64 payını eşit hisselerle 19.02.2009 tarih, 174 yevmiyeli satış işlemi ile Lalihan ve Behye'ye satıp devrettiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan temliki işlemlerin, kandırılması suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Somut olaya gelince; mahkemece hile iddiası üzerinde yeterince araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Hâl böyle olunca, hile iddiası yönünden yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle araştırma ve inceleme yapılması, bu hususta taraf tanıklarının dinlenmesi, başka taşınmazlarla ilgili olarak taraflar arasında yapılan pay temliklerine ilişkin satış akit tablolarının getirtilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.