Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2134 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 272 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/11/1998NUMARASI : 1995/316-1998/467Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden davalılara ait 11 ada 94 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek tapu iptali ve sicil kaydının terkini isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, idarece belirlenen kıyı kenar çizgisine göre çekişmeli taşınmazın tamamının kıyı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, sicil kaydının terkini isteklerine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kayden davalılara ait çekişme konusu taşınmazın 28.11.1997 tarih 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre tanımı aynı yasanın 4.maddesinde yapılan kıyıda kaldığı iddiasıyla tapusunun iptali istemiyle hazine tarafından dava açıldığı, mahkemece idarece belirlenen kıyı kenar çizgisine göre çekişmeli taşınmazın tamamının kıyı dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Bilindiği üzere; son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış; anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna; ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine”işaret edilmiştir. O halde; öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı, ondan sonra, üç jeolog veya Jeoloji mühendisi veya Yüksek mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı; harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin ya da düzenlenip de 5/3 Sayılı Kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın, idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise, kıyı kenar çizgisi, bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan delil olarak yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi harita mühendisi veya Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeleri kapsar biçimde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,eksik inceleme ile yetinilerek sadece idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi uygulanmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.428.maddesi gereğince BOZULMASINA,19.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.