Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2083 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1187 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/07/2013NUMARASI : 2009/68-2013/321Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, asıl ve birleştirilen davada, mirasbırakanları M. K.. ile M. K..'nın maliki ve paydaşı oldukları çekişme konusu taşınmazları davalı İ.. D..'nu ara malik olarak kullanarak diğer davalılara satış suretiyle temlik ettiklerini, ayrıca mirasbırakan Mustafa'nın 264 parsel ve 479 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu H. K..'ya, 303 ada 1 parsel sayılı taşınmazını ise davalı B.. K..'ya doğrudan satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlar, yargılama sırasında 302 parsel sayılı taşınmaz bakımından davalarından vazgeçmişlerdir.Davalı İbrahim; muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, çekişme konusu 140 ada 7 parsel sayılı taşınmazın çekişme konusu 140 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile trampa edilerek adına tescil edildiğini, 302 parsel sayılı taşınmazın ise üçüncü kişiden satın alındığını belirtip davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ise; taşınmazların bedeli ödenerek satın alındığını, 264 sayılı parselin 2/6 payının üçüncü kişi H. K..'tan satın alınığını, 140 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin ise kendilerine ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, dava konusu 304 ada 4 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan Münire'nin 181, 183 ve 140 parsel sayılı taşınmazları 01.08.1986 tarihli satış aktiyle, 307 ada 2 parsel sayılı taşınmazı ise 22.12.1994 tarihli satış aktiyle davalı İbrahim'e, İbrahim'in de 181, 183 ve 140 parsel sayılı taşınmazları 07.12.1992 tarihli satış aktiyle, 307 ada 2 parsel sayılı taşınmazı ise 22.12.1994 tarihli satış aktiyle davalı Hüsnü'ye devrettiği, diğer mirasbırakan Mustafa'nın ise; 139 ada 1, 2 ve 3 parsel, 140 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 parsel, 307 ada 1 ve 3 parsel, 465 ada 8 parsel sayılı taşınmazları 22.12.1994 tarihli satış aktiyle davalı İbrahim'e, 264 parsel ve 479 ada 2 parsel sayılı taşınmazları 07.06.1999 tarihli satış aktiyle davalı Hüsnü'ye, 303 ada 1 parsel sayılı taşınmazı da davalı Bülent'e temlik ettiği, İbrahim'in de kendisine temlik edilen taşınmazları 19.12.1997 tarihli satış aktiyle davalı Hüsnü'ye, Hüsnü'nün de 27.12.2006 tarihli satış aktiyle 140 ada 1 ve 10 parsel sayılı taşınmazları kızı olan davalı Fergül'e, 140 ada 8 ve 9 nolu parsellerin tevhidiyle oluşan 140 ada 11 parsel sayılı taşınmazı da oğlu davalı Bülent'e temlik ettiği anlaşılmaktadır.Mirasbırakan Münire Kaya'nın 01.01.2008 tarihinde, diğer mirasbırakan M.K..'nın ise 03.09.2008 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak oğlu davalı Hüsnü ile torunları olan davacıların kaldığı kayden sabittir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, her iki mirasbırakanın davalılara yapmış oldukları temliklerin 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davaların kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak; davacılar vekilinin vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak 06.04.2010 tarihli oturumda çekişme konusu 302 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak davadan vazgeçtiğini bildirdiği halde bu taşınmaz bakımından olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır.Öte yandan; davalı İbrahim'in, 140 ada 7 parsel sayılı taşınmaz ile 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın trampa edildiğini savunduğu ve resmi senet sunduğu halde savunmaya ilişkin deliller toplanmamıştır. Ayrıca, 307 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların imar öncesi geldisi olan 496 sayılı kadastral parselin mirasbırakan Mustafa tarafından 22.12.1994 tarihli satış aktiyle davalı İbrahim'e temlik edildiği, İbrahim'in de 19.12.1997 tarihli satış aktiyle davalı Hüsnü'ye devrettiği sabittir.22.02.2005 tarihli imar uygulamasından sonra 307 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan üçüncü kişi M. Ç.. tarafından 886/1500 payın 18.10.2006 tarihli resmi senetle davalı Hüsnü'ye temlik edildiği halde anılan payın mirasbırakanlar ile ilgisi bulunmadığı gözetilmeden bu taşınmazın tamamı yönünden kabul kararı verilmesi doğru değildir.Diğer taraftan; dava konusu 465 ada 8 parsel sayılı taşınmaz, 861ve 862 sayılı parsellerin tevhidiyle oluşmuştur. Davacılar, sadece 862 sayılı parseli dava konusu yaptıkları halde mahkemece 465 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tamamı üzerinden hüküm kurulması isabetli değildir.Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda değinilen somut olgular gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava değerinin neye göre belirlendiğinin denetime olanak verecek şekilde açıklanmamış olması da bozmayı gerektirmiştir.Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.