MAHKEMESİ : BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2013/180-2014/11Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Davacı, paydaşı olduğu kat irtifakı kurulu 205 ada 51 parsel sayılı taşınmazdaki 15 nolu dükkan ile 4 nolu meskeni 8 senedir haksız yere davalının kullandığını ve kendisine herhangi bir ödeme yapmadığını ileri sürerek, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık olmak üzere şimdilik 8.000.-TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında talep sonucunu ıslahla 11.168.-TL'ye yükseltmiştir. Davalı, dava konusu taşınmazlardan dükkana herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını, meskende ise kira ilişkisine istinaden oturduğunu ve kira bedelini A. K..'in mirasçısı olan A. K.. isimli kişiye ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; ''.. .Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davaya konu edilen dükkan vasıflı taşınmazın, davalı tarafça işgal edilmediğinin mahkemece belirlenmiş olmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı, ancak, mahkemece; davacının payına malik olan eski malikin kim olduğunun tapu kayıtları getirtilerek belirlenmediği, davalı ile dava dışı paydaş arasında yapıldığı iddia edilen kira sözleşmesinin pay ve paydaş çoğunluğunun ya da kiralayan dışındaki paydaş olan önceki malikin de rızası alınıp alınmadığı, bu yönüyle geçerli bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı hususlarının tespit edilmediği, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi ve kiralayan konusundaki çelişkinin giderilmediği, buna göre mahkemece; davaya konu mesken vasıflı taşınmazın 04.10.2002 tarihinden önceki mülkiyete esas tapu kayıtları ile davacının pay edinmesine ilişkin akit tablosunun ilgili tapu sicil müdürlüğünden getirtilmesi, ondan sonra davalının gerekirse isticvap edilmesi suretiyle, kira ilişkisinin başlangıç tarihi ve kira sözleşmesinde kiralayan olarak yer alan kişi hakkındaki çelişkinin giderilmesi ve davalı tarafa bu kira ilişkisini ispat etmesi için imkan ve süre tanınması, tüm delillerin usulünce toplanıp, belirtilen esaslar da dikkate alınarak sonuca gidilmesi, davalı ile dava dışı paydaş arasında yapıldığı savunulan kira sözleşmesinin, davacının davaya konu taşınmazdaki payını satın aldığı tarih sonrasında yapıldığının tespiti halinde, kira sözleşmesine taraf olmayan davacıyı bağlamayacağı, kira sözleşmesine davacının icazet verdiğinin de iddia ve ispat edilmediğine göre de; davacı yönünden, davalının dava konusu mesken vasıflı taşınmazı kullanımı nedeniyle fuzuli şagil niteliğinde bulunduğundan, davacının payı doğrultusunda mahkemece ecrimisil hesabı yapılarak hüküm altına alınması gerektiği, mahkemece bu yönler gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu, davaya konu mesken vasıflı taşınmaz yönünden davanın reddinin doğru görülmediği, '' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 4 nolu bağımsız bölüm yönünden ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kat irtifakı kurulu 205 ada 51 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu meskenin ½ payının 04.10.2002 tarihinde ipkaya istinaden dava dışı Ahmet Kestek'e, 1/2 payının ise 04.10.2002 tarihinde satışa istinaden davacı adına kayıtlı olduğu, davacının anılan payı dava dışı N. T..'dan, N. T..'ın da 04.10.2002 tarihinde A.K..'ten edindiği, davalının ise kayıtttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği ve Türk Medeni Kanununun 691. maddesi ile 06.05.1955 tarih ve 12/18 sayılı İnançları Birleştirme Kararında düzenlendiği üzere paylı mülkiyet konusu taşınmazın kiraya verilmesi pay ve paydaş çoğunluğuna bağlıdır. Somut olayda; davalının, dava dışı paydaşla yaptığı kira sözleşmesinin pay ve paydaş çoğunluğu sağlanmadan kurulmuş olması sebebi ile davacı paydaş bakımından hüküm ifade etmeyeceği açıktır. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki; ecrimisil kötü niyetli zilyetin malike ödemek zorunda olduğu bir bedeldir. Öte yandan, tasarrufun muvafakate dayalı olması halinde kötüniyetten ve ecrimisil koşullarının oluştuğundan söz edilemez.Somut olaya gelince, davalının 4 nolu meskende 2004 (sonraki savunmalarında 2001) yılından beri oturduğunu savunduğu, davacı tarafın ise dava dilekçesinde yedi-sekiz yıldır taşınmazı davalının kullandığını iddia ettiği gibi, cevaba cevap dilekçesinde de çekişme konusu meskende davalının 23.05.2001 yılından beri oturduğunu ileri sürerek, bu konuda muhtarlıktan aldığı 23.05.2011 tarihli ilmühaberi evrak arasına sunduğu, öte yandan keşifte beyanı alınan davacı tanığı İ.. S.. ile davalı tanıkları Ç. Ç.. ile A. Ç..'ın; çekişme konusu meskende davalının 2001 yılından beri ikamet ettiğini beyan ettikleri, bu durumda davacının payı edindiği 04.10.2002 tarihinden dava açıldığı 05.04.2011 tarihine kadar davalının kullanımına karşı çıkmadığı görülmektedir. Öyle ise; davalının kullanımının muvafakate dayalı olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda dava açılmakla muvafakatin geri alındığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca bu davanın açıldığı tarihe kadar davalıyı haksız işgalci olarak kabul etmek olanaksız olup haksız işgalcinin taşınmazı kullanmasından dolayı ödemekle mükellef olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden sorumlu tutulması mümkün değildir.O halde; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.