Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2029 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 24 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanlarından intikal eden 1089 parsel sayılı taşınmazın 3544.77 m2'lik bölümünün davalılara ait 550 parsel sayılı taşınmaz ile mükerrer olarak kadastro tespiti gördüğünü ileri sürerek 550 parsele yapılan hudutlandırma işleminin iptali isteğinde bulunmuşlardır. Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur. Bir kısım davalılar vekili, 550 parselin kadastro tespitinin daha önce yapıldığını ve hükmen tescil edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile 550 parselin mükerrer olan 3544.77 m2'lik bölümüne ilişkin yapılan tespitin iptaline karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S………. A………'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 22.maddesi (eski 766 Sayılı Yasanın 46.md.) uyarınca oluşturulan mükerrer kadastro işleminin iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davanın öncelikle tapu sicil müdürlüğü ve kadastro müdürlüğü hasım gösterilerek Kadastro Mahkemesinde açıldığı,bu mahkemenin görevsizlik kararı vermesi üzerine dosyanın süresi içerisinde Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği. burada yargılama devam ederken 23.3.2005 tarihli dilekçe ile davaya konu 550 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin davaya dahil edildikleri görülmüştür. Ne var ki, davaya dahil etmek (dahili dava) suretiyle bir kişiye taraf sıfatı verilemez . Bu nedenle 550 parsel sayılı taşınmazın kayıt malikleri aleyhine usulüne uygun olarak açılmış bir dava olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmaktadır. Öte yandan, davacılara ait 1089 parsel sayılı taşınmazın yer aldığı bölgede kadastro çalışmaları 1974 yılında başlamış 1975 yılında tamamlanarak 10.04.1975 tarihinde tutanaklar kesinleşmiştir. Davaya konu 550 parsel sayılı taşınmazın yer aldığı bölgede ise kadastro çalışmaları 1964 yılında başlamış 1969 yılında tamamlanarak 04.09.1970 tarihinde tutanaklar kesinleşmiştir. Bilindiği üzere, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 22/1. maddesi "evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır" hükmünü getirmiştir. Anılan hüküm karşısında mükerrer kadastro durumunda tespit tarihine değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Somut olayda, 550 parsel sayılı taşınmazın tespit tarihinin daha önce olduğu, mükerrer kadastronun davacının taşınmazıyla ilgili bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.