Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2000 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 976 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/03/2008NUMARASI : 2006/82-2008/176Taraflar arasında görülen davada;Davacı,miras bırakan İ.G.1495, 1496,1515 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı biçimde davalı gelinine temlik ettiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescili olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur. Davalı, taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın subut bulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.11.2008 Cuma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat T.Kı. geldi davetiye tebliğe rağmen temyiz edilen vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davan??n kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; davacıların miras bırakan İ.G.tarafından çekişme konusu taşınmazların satış suretiyle gelini davalıya yapılan temlikinin, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları; davalının işlemlerin gerçek satış olduğunu, miras bırakana bedel ödendiğini, kaldı ki miras bırakanın paylaştırma kastı ile hareket ettiğini, davacıların miras bırakanı olan oğlu M.A.de taşınmazlar verdiğini, denkleştirmenin varolduğunu belirterek davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır.Eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen Edremit 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/ 173 esas sayılı dava dosyası örneğinden, eldeki davanın davacıları aleyhine, miras bırakan İbrahim'in oğlu davalının eşi olan Eyüp Güven tarafından, eldeki davaya konu olmayan miras bırakan İbrahim'in davacıların murisi oğlu M.A.temlik ettiği başka taşınmazlar hakkında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası açılmış olduğu görülmektedir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde ??ngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur. Bu durumda, gerek savunmanın içeriği, gerekse Edremit 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/173 esas sayılı dava dosyası içeriğine göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma yapılması, olayda adil ve sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için her iki davanın birlikte görülmesi ve birlikte ele alınarak sonuçlandırılması gerekeceği kuşkusuzdur.O halde, her iki dava birleştirilerek, miras bırakan İ.G.den tüm mirasçılarına intikal eden taşınır, taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin merciilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.''nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına , alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,18.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.