MAHKEMESİ : SÖKE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/01/2013NUMARASI : 2012/193-2013/10Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.04.2014 Salı günü saat 9.15 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, ihale işleminin yasal dayanağını oluşturan 5335 sayılı Yasa'nın 32/1. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından, ilgili Yönetmeliğin ise Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal edildiği, iptal kararları uyarınca davalı adına oluşan tescillerin dayanaktan yoksun hale geldiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 738 ada 2,3,4,12 ve 13 parsel sayılı taşınmazların, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait iken başka taşınmazlarla birlikte halktan teklif alma yöntemi ile satışa çıkarıldığı, 12.04.2007 tarihinde yapılan ihalede bir kısım taşınmazların satıldığı, çekişme konusu taşınmazların satışının ise teklifin ekspertiz bedelinin altında kalması nedeniyle bir sonraki müzayedeye bırakıldığı ve 22.10.2007 tarihinde yapılan müzayede ile davalıya satılarak 31.01.2008 tarihinde davalı adına sicil kayıtlarının oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan; dava dışı Liman-İş Sendikası tarafından TCDD Genel Müdürlüğü'ne karşı Danıştay 13. Dairesinde açılan davada “12 Nisan 2007 tarihinde yapılacak TCDD taşınmaz satışı ihalesi ile bu işlemin dayanağı olan TCDD’ye Ait Taşınmazların Satışı ve Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğin iptalinin istendiği, 5335 sayılı Yasanın 32.maddesinin dava konusu işlemde uygulanan hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması ve yürütmenin durdurulmasının” istenildiği, Danıştay 13. Dairesince 5335 sayılı kanun'un 32.maddesinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına ulaşılarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurulduğu, yürütmenin durdurulması isteği bakımından da 12.4.2007 tarihinde yapılacak satış ihalesinin 01 ve 02 lot nolu taşınmazlar olarak satışa sunulan Zeytinburnu 49 ve 48 parseldeki taşınmazlara ilişkin kısmının dava sonuna kadar, 12.4.2007 tarihinde yapılacak olan taşınmaz satış ihalesinin diğer taşınmazlarla ilgili kısmının ve taşınmaz satışı ihalesinin dayanağı olan anılan Yönetmeliğin Anayasa Mahkemesince karar verilinceye kadar yürütmesinin durdurulmasına 07.12.2007 tarihinde karar verildiği, bilahare Anayasa Mahkemesinin 08.03.2011 tarihli ve 27868 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan kararı ile 5335 sayılı Kanunun 32. maddesinin birinci fıkrasının iptal ettiği, Danıştay 13. Dairesinin de 28.04.2011 tarihli ve 2007/5183 E- 2011/1882 K sayılı kararı ile 12.04.2007 tarihli taşınmaz satış ihalesinin iptaline, Yönetmeliğin iptali isteği hakkında ise konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verdiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; davalı adına oluşan sicil kaydının hukuki mesnedi 22.10.2007 tarihli ihale olup; bu ihalenin iptal edildiğine ya da iptali için dava açıldığına ilişkin bir iddia bulunmamaktadır. İhale işlemi ayakta olduğu sürece, yapılan tescil işlemi de geçerlidir. Her ne kadar davalının edinimine ilişkin ihalenin dayanağı olan 5335 sayılı Yasanın ilgili hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ise de; Anayasa'nın 153.maddesinde düzenlendiği üzere, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararları geçmişe etkili değildir. Dolayısıyla, verilecek iptal kararının, tamamlanmış hukuki durum ya da olaylara etkili olacak şekilde, geçmişe dönük olarak uygulanması düşünülemez. O hâlde, davalı tapuda yapılan resmi senetle taşınmazı kendi adına tescil ettirdikten sonra, Anayasa Mahkemesi tarafından ihalenin düzenlendiği mevzuatın Anayasa’ya aykırılığı belirlenip,ilgili hükümlerinin iptaline karar verilmiş olsa dahi, verilen bu iptal kararı geçmişe yürümeyeceğinden, davacının tamamlanmış hukuki durumunu da etkileyemeyecektir.Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu gibi davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.