Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı S. C. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davacının yargılamanın devamı sırasında vefat ettiği, mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olduğu ve davayı hep birlikte takip etmeleri gerekmesine rağmen yalnızca bir mirasçının davayı takip etmek istediğini beyan ettiği davacının ölümü ile taraf ehliyeti de son bulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; özellikle davacıya ait mirasçılık belgesinden, davacının yargılamanın devamı sırasında 05.03.2012 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Bu durumda, davacı K. C.'un ölümü nedeniyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir.Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Türk Medeni Kanununun 701/2. maddesi hükmüne göre elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifade ile tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, dava şartlarındandır.Dava şartları kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece res'en gözönünde tutulur.Mahkemece, yargılama sırasında ölen davacıya ait veraset ilamına göre, davada yer almayan mirasçılarının davaya dahil edilmeleri veya olurlarının alınması yada miras şirketine TMK.’nun 640.maddesi gereğince atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca,yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda yargılamanın yapılması,sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.Davacı mirasçısı S. C.'un bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.