Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 19394 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12348 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteği bakımından davanın reddine, tescil isteği bakımından davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların ise reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, birleşen davalar ise; tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Davacı Hazine, davalı ... aleyhine açtığı 1996/ 375 Esas, (bozma üzerine 2009/184 Esas) sayılı dava dosyasında, çekişme konusu taşınmazın tescil harici bırakılan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup davalı ...’nın ev ve ahır yapmak suretiyle haksız kullanıldığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma, hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş yargılama sırasında dava konusu taşınmazın 1332 parsel numarası ile ... Belediyesi adına tescil edildiğinin saptanması üzerine ilgili Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi isteğini bildirmiş, davalı ... ve .... belediyesi aleyhine açtığı birleşen 1998/331 Esas sayılı dava dosyasında ise, yargılama s??rasında taşınmazın 1332 parsel olarak Okurcalar Belediyesi adına yazıldığını sonradan da tahsisen davalı ... adına tescil edildiğini, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde olup ayrıca davalı ...’nın hak sahibi olma koşullarını taşımadığını ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini, davalı ... Belediyesi aleyhine açtığı birleşen 1996/375 Esas, (tefrik ve bozma üzerine 2005/470 Esas) sayılı dava dosyasında ise; tescil harici bırakılan 122 m² alanın hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı ...; çekişme konusu taşınmazı imar ihya yoluyla tarım arazisine dönüştürdüğünü, 1983 yılında imar affından yararlanmak için Belediyeye başvurduğunu Tapu Kadastro Müdürlüğünün 28/08/1986 tarih, 1482 nolu genelgesi ile 12/11/1996 tarihinde Belediye adına tescil edildiğini, daha sonra da Belediye Encümen kararına dayalı olarak satış yoluyla devredildiğini, idari işlemin iptalinin idari yargıdan istenebileceğini belirterek davanın reddini, davalı ... ise; iddiaların yersiz olduğunu, imar uygulaması ile Belediye adına tescil edilen taşınmnazın daha sonra Belediye Encümen kararına dayalı olarak davalı ... adına tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Bozma ilamları üzerine davanın reddine ilişkin olarak verilen 26/07/2011 tarihli en son karar Dairece; "Belediye Encümen Kararına göre davalı ... adına oluşturulan çap kaydının 2981 Sayılı Yasa hükmüne uygun olarak tesis edilip edilmediğinin araştırılması, başka bir anlatımla davalının anılan Yasa hükümlerinden istifade olanağının bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, diğer taraftan 1332 sayılı çap kaydı dışında kalan nizalı kısımla ilgili Hazine adına 3402 Sayılı Yasanın 18. madde koşullarının oluşup oluşmadığının, dava tarihinde bu yeri davalı ...'nın kullanıp kullanmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, ayrıca nizalı taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni araştırılarak kamu malı niteliğinde olmadığı anlaşıldığı takdirde, davalı ...'nın Türk Medeni Kanunu'nun 1023. madde koşullarından yararlanıp yararlanmayacağı üzerinde durularak, değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca sonucuna göre davacı Hazinenin dava ve birleştirilen davadaki istekleri yönünden bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin reddine, tescil isteği bakımından davanın kısmen kabulü ile 04/04/1997 tarihli, krokili raporda (D-1) ile gösterilen 32.02. m2’lik kısmın en son parsel numarası verilmek suretiyle Hazine adına tesciline, birleşen davaların ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir." Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın 1956 yılındaki kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakıldığı, dava tarihi olan 27/08/1996 tarihi itibariyle tescil harici yer iken 22/11/1996 tarihinde 2981-3290 sayılı Yasa gereğince, "kargir ev ve bahçe vasfı" ile 399.97 m²'lik bölümün 1332 parsel numarası ile .... Belediyesi adına tescil edildiği, taşınmazın beyanlar hanesinde muhdesatın ...'e aidiyeti konusunda şerh bulunduğu, daha sonra taşınmazın 30/12/1997 tarihli Belediye Encümen kararına dayalı olarak satış suretiyle davalı ...'e temlik edildiği ve böylelikle adına sicil kaydının oluşturulduğu, Hazinenin, Belediye aleyhine ... 2. İdare Mahkemesinde "332 parselin 2981 sayılı Yasa uyarınca hak sahibine tahsisi ve satışına ilişkin davalı idarenin tahsis işleminin iptali" hakkındaki davanın reddine ilişkin 23/10/2002 tarih, 2001/1134 Esas, 2002/907 Karar sayılı kararın, Danıştay 6. Dairesinin 02/06/2004 tarih, 2003/1630 Esas, 2004/3417 Karar sayılı ilamı ile onandığı, anılan taşınmazın yenileme kadastrosu ile 134 ada, 2 nolu parsele dönüştüğü, yargılama sırasında mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 04/04/1997 tarihli, fen bilirkişi raporunda "...davaya konu taşınmazın 400 m²'lik bölümünün 22/11/1996 tarih 7473 yevmiye ile 2981 sayılı Yasa uyarınca Okurcalar Belediyesi adına tescil edilen 1332 parsel numarasını aldığı, yenileme sonucu 134 ada, 2 parsel numarası ile krokide (D) harfi ile gösterildiği, (D¹) ile gösterilen 32,02 m¹²'lik kısmın ise 1332 parselin güneyinde kadastro harici alanda kaldığı, 17/06/2011 tarihli ek raporda da; 04/04/1997 tarihli raporda, D¹ harfi ile gösterilen 32.02 m²'lik kısmın, kadastro paftasına göre eski 1332 parselin yenileme ile 134 ada, 2 sayılı parsel numarası alan taşınmazın güney kısmında, kadastro paftasında herhangi bir belirtme bulunmayan kısım içerisinde kaldığı ve çapa bağlanmadığı, dava dışı üçüncü kişilerle Hazine arasında görülen Mahkemenin 2002/61 Esas sayılı dosyası kapsamında karara bağlandığı,eldeki dava dosyasında alınan 25/05/2005 tarihli krokili fen bilirkişi raporunda gösterilen çekişmeli bölümün, 2002/61 Esas sayılı dava dosyası ile karara bağlanan yer içinde kaldığının "saptandığı anlaşılmaktadır. Nitekim eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen ... Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2002/61 Esas, 2006/358 Karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; dava dışı üçüncü kişi ve Hazinenin tescil isteklerinin reddine, Hazinenin elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne ilişkin Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2007/26 Esas, 2007/1512 Karar sayılı onama ilamında da "...bir yerin tapu siciline tesciline karar verilebilmesi için nitelik itibariyle özel mülkiyete elverişli olması gerektiği, tescile konu taşınmazın 1956 yılındaki kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakıldığı, ... Kadastro Müdürlüğü karşılık yazısında hangi nitelikle tespit dışı bırakıldığına ilişkin belgenin bulunmadığını, paftada da açıklama olmadığını bildirmiş ise de taşınmazın batı yönünde yer alan ve dava konusu taşınmazla aynı hizada bulunan taşınmaz bölümlerinin kumluk olarak tespit dışı bırakıldığının paftadan anlaşıldığı, taşınmazın kuzeyinde bulunan ve sonradan yenileme çalışmaları ile 132 ada, 1 parsel numarasını alan 327 kadastral parselin, 04/01/1949gün, 14 sıra nolu tapu kaydı uyarınca davacı şahıslar adına tespit ve tescil edildiği, kadastro sırasında uygulanan tarih ve sayısı belirtilen tapu kaydının davalı yönü deniz kumluğu okuduğu, diğer yandan çekişme konusu taşınmazın üç yanının deniz ile çevrili olduğu, tescili istenen yerin deniz kumluğundan edinildiğinin kabulü gerektiği, deniz kumluğunun kamunun yararlanmasına açık, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup imar-ihya ve zilyetlikle edinilmesinin mümkün olmadığı, özel mülkiyete konu olamayacağı, dolayısıyla gerek şahıs gerekse Hazinenin tescil isteklerinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı" sonucuna varıldığı görülmektedir.Yukarıda açıklanan gerekçeler karşısında 04/04/1997 tarihli krokili rapor, 17/06/2011 tarihli ek rapor ve 2002/ 61 Esas sayılı dava dosyası kapsamında alınan 25/05/2005 tarihli krokili raporların birbirini teyit ettiği, krokide (D) harfi ile gösterilen 1332 parsel (yenileme ile 134 ada, 2 sayılı parsel) sayılı taşınmazın davalı ... adına belediye Encümen kararına dayalı olarak tescil edildiği, tahsis işleminin iptali istemi ile açılan davanın kesinleşen mahkeme kararı ile reddedildiği, 1332 parsel sayılı taşınmazın Kıyı Kenar Çizgisi dışında kaldığının keşfen sabit olduğu,imar ihyanın 40 yıl önce tamamlandığı, özel mülkiyete tâbi kültür tarım arazisi olduğu, arsa vasfına dönüştürüldüğü, üzerinde 90 m. kullanım alanlı üç katlı, 40 yaşında yapı bulunduğu saptanarak anılan parsele yönelik elatmanın önlenmesi, yıkım ve tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Öte yandan; 1332 sayılı (134 ada, 2 parsel) parsel yanısıra parselin güneyinde yer alan, krokilerde (D¹ ) ile harflendirilen 32,02 m²'lik bölüm de davaya konu edilmiş ve mahkemece bu bölüm bakımından Hazine adına tescil kararı verilmiştir. Ne var ki; anılan bölümün tescil harici alanda kaldığı, özel mülkiyete konu olamayacağı, deniz kumluğu niteliğinde, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceği başka bir deyişle tescile tâbi olmayacağı kesinleşen (... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/61 Esas, 2006/358 Karar ) mahkeme kararı ile sabittir. Hâl böyle olunca, çekişmeye konu (D¹) ile harflendirilen bölümün tespit dışı bırakılması gerekirken hazine adına tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gibi kısmen kabulüne karar verilen asıl davada, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı hazine yararına, kabul kapsamına alınan taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi avukatlık parasına hükmedilmemiş olması da isabetsizdir.Davacı Hazinenin bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.