Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1934 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 323 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: YOZGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 31/01/2012NUMARASI: 2011/86-2012/110Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı şirket temsilcisi S. B. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 314 ada 55 parsel 1. kat 346, 347 ve 348 bağımsız bölüm nolu dükkan nitelikli taşınmazların kayden davacıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; eldeki dava, istenilen ecrimisil miktarı üzerinden harçlandırılarak açılmış, elatmanın önlenmesi istemi yönünden ise herhangi bir değer belirtilmemiş ve yargılama sırasında da çekişmeli taşınmazların dava tarihi itibariyle değerleri belirlenerek harcın tamamlanması cihetine gidilmemiş ve mahkemece de hükmedilen ecrimisil miktarı üzerinden nispi karar harcı alınmak suretiyle nihai karar oluşturulmuştur.Oysa, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile, elatmanın önlenmesi davaları Harçlar Yasasının 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesi olanaksızdır.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30.ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle değerlerinin belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken, anılan bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.Öte yandan kabule göre de, davacı tanıklarının çekişmeli taşınmazları S.B.’in kullandığını ifade ettikleri ve noksanın tamamlanması kararı sonrası Yozgat Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından davalı şirketin tüzel kişiliğinin sürdüğü ve yetkilisinin de adı geçen kişi olduğu, ancak yetki süresinin 22.02.2008 tarihi itibariyle bittiği ve yeni bir atamanın yapılmadığının bildirildiği gözetilerek, S. B.’in dava konusu taşınmazları şirket adına mı yoksa kendi adına mı tasarruf ettiği hususunun kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. Davalı şirket temsilcisi S. B.’in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.