Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1921 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12839 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/09/2007NUMARASI: 2006/174-2007/357Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalı oğlunun kendisine bakacağını ve ölene kadar oturabileceğini söyleyip kandırarak çekişmeli dairesinin satış yoluyla devrini sağladığını, sonradan bu yeri satma hazırlığında bulunduğunu öğrendiğini ileri sürerek tapu iptali tescil istemiştir.Davalı, bedelini ödeyerek daireyi satın aldığını belirtirek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, yazılı delille kanıtlanabileceği belirtilerek davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, davada hile nedenine dayanıldığına her türlü delille ispatın mümkün olduğuna değinilerek bozulmuş, bozmaya uyularak tamamlanan soruşturma sonucunda davacının kandırıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Getirtilen resmi akit tablosundan, çekişme konusu 107 sayılı parseldeki 6 numaralı bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı iken 13.2.1990 tarihinde davalı oğluna satış yoluyla devredildiği görülmektedir.Davacı, oğlunun kendisini kandırdığını, işlemin “hile” nedeniyle geçersiz bulunduğunu ileri sürerek temlikten 15 yıl sonra eldeki davayı açmıştır.Bilindiği ve Daire bozma ilamında da açıklandığı üzere hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.Somut olayda, bozma ilamından sonra dinlenen tanıkların hiçbirisi, davalının davacı annesini kandırmaya ya da kendisinden kaynaklanan bir beklentiyi sürdürmeye yönelik söz ya da eyleminden bahsetmiş değillerdir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, temliki işlemin davacının hilesi sonucu gerçekleştirildiğinin sübuta erdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.