MAHKEMESİ : BARTIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/07/2007NUMARASI : 2006/475-2007/404Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı N.. O..... kendisinden mal kaçırmak amacıyla 14 parsel sayılı taşınmazını kızı olan davalıya ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payı oranında tescil olmazsa tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemce, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.2.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden S.. O.... vekili Avukat geldiler davetiye tebliğe rağmen diğer temyiz eden vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı Niyazi'nin maliki olduğu 14 parsel sayılı taşınmazını 26.10.2004 tarihli akitle ölünceye kadar bakma karşılığı davalı kızı Semiha'ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, miras bırakanın yapmış olduğu bu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince, davacı .....miras bırakanın oğlu, davalı Semiha'nın ise kızı olduğu, başkaca mirasçı bulunmadığı görülmektedir.Diğer taraftan, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucu özellikle tanık bildirimlerinden davalı Semiha'nın miras bırakan N... baktığı onun ihtiyaçlarını giderdiği ve bakım borcunu yerine getirdiği, murisin sağlığında da bakım borcunun yerine getirilmediğine dair bir iddianın ileri sürülmediği dosya kapsamı ile sabittir.O halde, anılan bu olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın temlikteki amacının mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olmayıp bakım karşılığı ve ivazlı olduğu kabul edilmelidir.Öyleyse, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın kabul edilmiş olması doğru olmadığı gibi, dava davacının miras payı oranında kabul edildiği halde, harç ve karar altına alınan avukatlık ücretinin taşınmazın tüm değeri üzerinden hüküm altına alınması da doğru değildir.Hal böyle olunca tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 19.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.