Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1896 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16464 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/06/2013NUMARASI : 2013/446-2013/919Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı; miras bırakan annesinin nüfus kütüğünde Halil kızı Ş. Ş. olarak kayıtlı olduğu halde 1547, 1548, 2035, 4678, 4687, 753 ada 4 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında gayrıresmi eşi S. K..'dan kaynaklı Halil kızı Ş.. K., 2721 ve 4302 parsellerde ise Halil oğlu Ş.. K., 381 ada 7 parselin tapu kaydında ise Halit kızı Ş. Ş. yazıldığını belirterek, anılan parsellere ait tapu kayıtlarının nüfus kaydına göre düzeltilmesi isteğinde bulunmuştur Mahkemece, 2721 parselin kaydı kapatılmış olduğundan anılan parsele ilişkin isteğin reddine, 1547, 1548, 2035, 4302, 4678, 381 ada 7 ve 753 ada 4 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyleki, 2721 parsel sayılı taşınmazın Halil kızı Şefika Kahya ve ortakları adlarına tapuda kayıtlı iken dava tarihinden önce 21.03.2011 tarihinde 6732 yevmiye numaralı işlemle ifraz edildiğinden terkin edilerek kaydının kapatıldığı anlaşıldığı halde mahkemece ifraz sonucu hangi parsel numarasını aldığı belirlenip anılan parsel yönünden esasa ilişkin hüküm kurulması gerekirken kaydının kapatıldığı gerekçesiyle anılan parsele ilişkin davanın reddine karar verildiği, davacının miras bırakanı Halil kızı Ş.. Ş. ile Mustafa oğlu S. K.'nın eş ve çocuklarını gösterir şekilde vukuatlı aile nüfus kayıt tabloları getirtilerek talep konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarında yer alan bilgilerle karşılaştırılmadığı, zabıta araştırmasının yöntemine uygun şekilde yapılmadığı, duruşmada dinlenen iki davacı tanığının talep konusu taşınmazlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları, taşınmazların fiilen kim/kimlerin kullanımında olduğunun belirlenmediği görülmektedir. O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de 2721 sayılı parsel hakkındaki dava reddedildiğine göre davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir. Davacı ve davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.