Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1894 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16704 - Esas Yıl 2013
Taraflar arasında görülen "tapu iptal ve tescil" davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, miras bırakanın 2011 yılının Haziran ayında felç geçirdiği, işlerini göremez hale geldiği, davalının miras bırakanın evine ara sıra gelip bazı ihtiyaçlarını gidermesinin ölünceye kadar bakma akdinin karşlığı olarak değerlendirilemeyeceği, miras bırakanın felç geçirdikten sonraki bakım ve ihtiyaçlarının dava dışı kişiler tarafından yerine getirildiği, bu haliyle asıl amacın mirasçılardan mal kaçırmak olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı N. G'ün hiç evlenmediği, çocuğunun bulunmadığı, şeker hastalığı sebebiyle gözlerinin iyi görmediği, 2011 yılının Haziran ayında gelç geçirdiği, 15.03.1948 doğumlu olup bekar ve çocuksuz olarak 22.12.2011 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacılar ve dava dışı akrabalarının kaldığı, Nail'in, 869 ada 374 parsel sayılı tek taşınmazını , komşusu olan üçüncü kişi davalı D.. Z..'a 21.09.2011 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiği, davacılar vekilinin; dava dilekçesinin dava başlıklı bölümünde muvazaa sebebiyle tapu iptali tescil ibaresini kullandığı dava dilekçesinin içeriğinde , 30.03.2012 ve 19.06.2012 tarihli oturumlarda ise davalının ölünceye kadar bakma akdinin gereklerini yerine getirmediğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut uyuşmazlıkta , miras bırakanın eşi ve çocuklarının bulunmadığı, bekar olarak tek başına yaşadığı, şeker hastalığı sebebiyle gözlerinin iyi görmediği ve 2011 yılının Haziran ayında felç geçirdiği, kendisine bakılması amacıyla komşusu olan davalıya çekişmeli tek taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiği, davalınında bakım edimini yerine getirdiği, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı yapılmadığı görülmektedir.. Kaldı ki miras bırakanın sağlığında bakım borçlusunun kendisine bakmadığı yönünde beyanda bulunmadığı gibi bu yönde akdin iptali isteğiyle dava da açmadığına göre mirasçıların bakım akdinin gereklerinin yerine getirilmediği iddiasıyla dava açma yetkileri de bulunmamaktadır.(HGK'nun 05.02.2003 gün 2003/14-50E-2003/76K vb).Bu durumda davacılar tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.