Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1892 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16674 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ACIPAYAM ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2012/347-2013/297Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, kayıt maliki ile davacının miras bırakanının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.Davacı; Güney Köyü 1899, 2708, 3026, 3322 , Akşan Köyü 298, 359 ve 727 parsel sayılı taşınmazların miras bırakan babası Mustafa oğlu M. Y. adına tapuda kayıtlı olduğunu, ancak nüfus kütüğünde babası ile aynı kimlik bilgilerini taşıyan pek çok kayıt bulunduğu gerekçesiyle tapu sicil müdürlüğünde işlem yapılmadığını ileri sürerek anılan taşınmazların tapu maliki Mustafa oğlu M. Y. ile 31.5.1932 doğumlu Mustafa ve Fatma'dan olma M.Y.'ın aynı kişiler olduklarının tespitine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/1 maddesinde; “Çekişmesiz yargı, hukukun mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır” hükmüne yer verilmiş; bu ölçütler ise ilgililer arasında uyuşmazlık olmayan haller, ilgililerin ileri sürebileceği herhangi bir hakkın bulunmadığı haller ve hakimin re’sen harekete geçtiği haller olarak ifade edilmiştir.Kanunda çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir. Ancak bu sayma sınırlı olmadığından yasa maddesinde sayılmayan fakat çekişmesiz yargı ölçütlerini taşıyan diğer işlerin de çekişmesiz yargı işi olarak kabulü gerekir. Yani, 382. maddede sayılmamakla beraber çekişmesiz yargının ölçütlerinden birini veya birkaçını taşıyan bir iş de çekişmesiz yargı işi olarak değerlendirilebilir.Çekişmesiz yargı işleri teknik olarak dava sayılmadığından, davacı ve davalı yoktur. Talep eden ve ilgili bulunur.Somut olayda, talep eden taraf tapu kaydındaki malik ile miras bırakanın ın aynı kişi olduğun tespitini istemekte olup bu talebin niteliği gereği, aslında hasım gösterilen Tapu Müdürlüğü ile talep eden arasında bir uyuşmazlık yoktur. Tapu Müdürlüğü sadece ilgili sıfatıyla yer almaktadır. Çekişmesiz yargı işlerinin özelliği gereği ilgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu işlerde ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı söz konusu değildir. Yine bu tür işlerde, mülkiyet nakline neden olunmaması için, taraf delilleri dışında gerekli görülen hususlarda re'sen araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca, bu davaların sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamaktadır. Kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunulabilmesi, hükmün değiştirilebilmesi mümkündür. Bunların yanında, uygulamada talebin kabulüne karar verilmesi halinde dahi yargılama giderleri talep eden (davacı) üzerinde bırakılması, tapu müdürlüğünün yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerekir.Bütün bu değerlendirmelere göre; davacının tespit isteği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerindendir. HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek görülmesi gerekir. Talep tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 383. maddesine göre de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemeleridir. Bu itibarla, çekişmesiz yargı işi olan tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi taleplerine sulh hukuk mahkemelerince bakılması gerekir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun114/1-c ve 115. maddeleri gereğince, görev dava şartlarından olup mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmalıdır. Bu tür işlerin asliye hukuk mahkemesinde görülmesi mümkün olmadığından, dava şartının yokluğu nedeniyle davanın görev yönünden reddine, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelemesine yer olmadığına 11.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.