Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 189 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15306 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : FETHİYE 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/03/2013NUMARASI : 2012/774-2013/360 Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava; tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Fethiye Tapu Sicil Müdürülüğü tarafından temyiz etmiştir. Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; dava konusu 3163 parsel sayılı taşınmazın kaydında, miras bırakan H.... oğlu M...S.'nun kimlik bilgisisinin “ H.oğlu M.S.” şekliyle yazılı olduğu ileri sürülerek tereke temsilcisi tarafından eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince ??ekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Yasanın 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir. Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır. HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka ki??i veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 4 -İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir. Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Somut olayda; anılan dava konusu taşınmaz “ H. oğlu M.S. adına kayıtlı olduğu halde, kayıt malikinin “Hüseyin” olan baba adı belirtilmeksizin sadece “M. S. ismiyle Nüfus Müdürlüğü'nden araştırma yaptırtılmış, cevabi yazıda ise birden fazla M. S. olduğu bildirilmiş ancak bu kişilerin kimler olduğu üzerinde yurarıda belirtildiği şekliyle bir araştırma yapılmamıştır. Öte yandan dava konusu taşınmaz Hazine tarafından “Tahsis” işlemi ile kayıt maliki adına kayıt ve tescil edilmiş olmasına rağmen tahsis işlemine esas kayıt ve dayanak belgeler merciinden getirtilip incelenmemiştir. Hal böyle olunca; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde dava konusu taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünen “ H.oğlu M. S. ile aynı kimlik bilgilerine sahip kişilerin bulunup bulunmadığının sorulması, bulunduğunun anlaşılması halinde o kişi veya mirasçılarının dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup-bulunmadığının kendilerinden sorulması, tescile esas tahsis işlemi ve dayanakları getirtilip incelenmesi, tapu kaydındaki kişi ile nüfus kaydında adı geçen kişinin aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; yasal hasım sıfatıyla davada yer alan Tapu Müdürlüğü hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı Tapu Müdürlüğünün bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.