Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1882 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 489 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: POZANTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/12/2006NUMARASI: 2004/1972-489Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu .. ada .. parsel sayılı taşınmazının 94 m2’lik bölümüne davalı Osman’ın duvar çekmek ve ağaç dikmek suretiyle, 325m2’lik bölümüne de tüm davalıların yol geçirmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuştur.Davalılardan ., davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, müdahalenin sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; diğer davalılar ve dahili davalı hakkında açılan davaların reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.'nun 376.maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388.maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389.maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne varki, uygulamada söz konusu yasanın 381.maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde HUMK.'nun 389.maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorulduru. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141.maddesi ile HUMK.'nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek; kısa kararda çekişme konusu taşınmazdaki duvarın yıkımı yönünden hüküm kurulup, gerekçeli kararda duvar ile birlikte ağaçların da kal'ine karar verilerek, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün 10.4.1992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.