Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 188 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 9290 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: ÜSKÜDAR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/11/2007NUMARASI: 2005/57-2007/295Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki oldukları 58 parsel sayılı taşınmazlarını davalıların hiçbir haklı nedene dayanmadan kullandıklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinde bulunmuşlardır.Davalılar, taşınmazda kiracı olduklarını, kira bedellerini ödediklerini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların müdahalesi sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.1.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M.K. vekili Avukat A.T..geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili avukat ile temyiz edilen vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, çaplı taşınmazdaki bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilşikindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; 58 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı şirkete ait olduğu, davalıların taşınmazda mülkiyetten ve kayıttan kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, ancak taşınmazı tasarruf ettikleri anlaşılmaktadır.Davalılar, savunmalarında şirket hissedarlarından Z.A.ile yapmış oldukları anlaşma uyarınca taşınmazı kullandıklarını savunmuşlarsa da, şirket ortağının aynı zamanda şirketi temsile tek başına yetkili bulunmadığı saptanarak, mahkemece davalıların taşınmazı kullanımlarının haklı ve geçerli bir nedenleri olmadığı benimsenmek suretiyle yazılı olduğu üzere davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.Ne varki; anılan şirketin bir takım hisselerinin satışı konusunda 16.3.2004 tarihinde şirket ile TMSF arasında sözleşme yapıldığı dosya kapsamı ile sabittir.O halde, her nekadar taşınmazın sicil kaydı davacı şirket üzerinde ise de, anılan sözleşme uyarınca davacı şirket ile dava dışı TMSF'nun yetkisinin ve haklarının nelerden ibaret bulunduğu tespit edilerek, şirketin tasarrufu, idaresi ve nezaretinin fona ait olup-olmadığının, bir başka ifade ile dava açma konusunda sıfat yönünden ne gibi bir statüsünün olduğunun tahkik edilmesi ve ortaya çıkartılmasının gerekeceği de açıktır.Buna göre; anılan kurumun davada yer almasının gerekip gerekmeyeceğinin saptanması zorunludur.Hal böyle olunca; keyfiyetin değenlendirilerek, davada TMSF'nun yer alıp almayacağının irdelenmesi gerekiyorsa davada yer almasının sağlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus değerlendirilmeksizin ve açığa kavuşturulmaksızın neticeye gidilmiş olması doğru değildir.Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 13.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.