Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18705 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13500 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVALILAR : ... V.D.DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-İPOTEĞİN FEKKİTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, ipoteğin kaldırılması davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.05.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili ile davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, tapu iptali ve tescil ile ipoteğin kaldırılması isteklerine ilişkindir. Davacı Şirket, maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmazı aldığı borç paranın teminatı olarak tapuda gösterilen 25.100,00.-TL bedel üzerinden satış suretiyle davalı ...'a temlik ettiğini, gerçekte ise kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini, öte yandan diğer davalı ... lehine de 50.000,00.-TL borcun teminatı olmak üzere taşınmaza ipotek tesis edildiğini, aynı borca karşılık bir de çek keşide edildiğini, davalı ...'in hem ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile hem de bedelsiz kalan çek nedeniyle ayrı ayrı icra takipleri başlattığını, bu nedenle ipoteğin kaldırılması gerektiğini, ayrıca tefecilerden alınan yüksek faizli borçlar nedeniyle şirketin ve şirket ortaklarının borca batık hale geldiğini, müzayaka halinde bulunduğunu, bu hâlin etkisi ile rayiç değeri 150.000,00.-TL olan taşınmazın oldukça düşük bir bedelle devredildiğini, Borçlar Kanununun 21. maddesinde düzenlenen gabinin objektif ve subjektif koşullarının olayda gerçekleştiğini, davalılar hakkında da tefecilik yaptıkları iddiası ile suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek; tapu iptal ve tescil ile çekin icraya konulmuş olması nedeniyle aynı alacağa teminat amacıyla düzenlenen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı ..., taşınmazı icra takibi sonucu yapılan ihale ile satın aldığını, ayrıca gabinin şartlarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı da duruşmaya katılarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, ipoteğin kaldırılması isteği yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, tapu iptal ve tescil isteği yönünden ise taşınmazın cebri icra ihalesi ile satıldığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1436 ada 3 parsel sayılı taşınmaz davacı şirketin önceki ünvanı olan ... Taşımacılık İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına kayıtlı iken 15.05.2009 tarihinde davalı ... lehine 50.000,00.-TL bedel üzerinden ipotek tesis edildiği, 28.08.2009 tarihinde ise üzerindeki ipotek ve haciz şerhleri ile yükümlü olarak öteki davalı ...'a 21.500,00.-TL bedelle satıldığı, eldeki davanın 17.08.2010 tarihinde açıldığı, davadan önce davalı ...'in ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle davacı şirket aleyhine 25.09.2009 tarihinde .... İcra 1.Dairesinin 2009/7516 esasında kayıtlı dosya ile ipoteğe dayalı icra takibi başlattığı, aynı davalının 21.12.2009 tarihinde ise ... İcra 1. Dairesinin 2009/9428 esas sayılı dosyasında 16.11.2009 keşide tarihli ve 50.000,00.-TL bedelli çeke dayalı olarak icra takibi başlattığı, bu takip dosyasının halen derdest olduğu, ipoteğe dayalı olarak başlatılan önceki takip dosyasında dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazın 01.10.2010 tarihinde yapılan ihale ile 56.050,00.-TL bedelle (alıcı) davalı ...'e satıldığı, anılan icra dosyasında kesinleşen ihale nedeniyle taşınmazın alıcı adına tescili için 12.10.2010 tarihinde tapu müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, ancak mahkemece taşınmazın güncel tapu kaydının getirtilmediği, bu nedenle davalı ... adına tescilin yapılıp yapılmadığının tespit edilemediği, mahkemece yapılan uygulama sonucunda da taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 95.000,00.-TL olarak saptandığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, tefecilik yapan bir çok kişiden borç para alınması nedeniyle davacı şirket ve şirket ortaklarının borca batık vaziyette oldukları, tefecilik yaptığı ileri sürülen kişiler hakkında da suç duyurusunda bulunulduğu ileri sürülmüş olup; dava dilekçesine ekli belgelerden ve dosya kapsamından, davalı ... tarafından başlatılan takipler dışında davacı şirket ve ortakları hakkında .... İcra Dairesinin 2010/823, 2009/5674, 2009/5672, 2009/8719 esas sayılı dosyalarında icra takiplerinin başlatıldığı, davalı ... hakkında ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/350 esas sayılı dosyasında tefecilik yapmak suçundan dolayı ceza davası açıldığı, öteki davalı ... hakkında ise ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/347 esas sayılı dosyasında tefecilik suçunu işlediği gerekçesi ile ceza verildiği, hükmün henüz kesinleşmediği, ayrıca davacı tarafın delil listesinde davalılar hakkında örgüt halinde tefecilik yapmak suçundan dolayı başlatılan soruşturmanın ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/1377 sayılı hazırlık soruşturmasının devam ettiğini ileri sürmesine karşın, soruşturma dosyasının mahkemece getirtilerek incelenmediği görülmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davalar, hak düşürücü ya da zamanaşımı sürelerine tabi değildir. Öte yandan; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir. O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir. Somut olaya gelince; mahkemece gabin iddiası yönünden yeterli bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, mahkemece ipoteğin kaldırılması isteğinin esastan incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi, tapu iptali ve tescil isteği bakımından ise; öncelikle dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydının getirtilerek davalı adına tescilli olup olmadığının belirlenmesi, gabin iddiasının yukarıdaki ilke ve esaslar çerçevesinde araştırılması, davalı şirket ve ortakları hakkındaki icra takip dosyaları ile davalılar hakkında tefecilik suçları nedeniyle ceza mahkemelerinde açılan dava dosyalarının ve devam etmekte olduğu ileri sürülen soruşturma dosyasının getirtilerek incelenmesi, tüm deliller toplandıktan sonra bir arada değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 01.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.