MAHKEMESİ: İZMİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/09/2006NUMARASI: 2005/175-267Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla ..parsel sayılı taşınmazı vekil marifetiyle davalı K..’ye satış yoluyla temlik ettiğini,vekalet tarihinde miras bırakanın ehliyetsiz bulunduğunu ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı H..;dava konusu taşınmazı miras bırakanın isteği ile diğer davalıya satış yoluyla temlik ettiğini,satış parası ile ihtiyaçlarını karşıladıklarını belirtip davanın reddini savunmuştur. Davalı Kadri,dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın davalı K..’ye temlikinin bedeli karşılığı ve satış ihtiyacı nedeniyle yapıldığı,temlikin muvazaalı bulunduğunun ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddini karar verilmiştir. Karar,davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi .. ..raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu ..parsel sayılı taşınmazın 28.9.2004 tarihli akitle miras bırakanın vekili davalı H.. tarafından diğer davalı K..ye satış yoluyla temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacılar, anılan bu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 123 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; miras bırakanın varlıklı bir kimse olup mal satmaya ihtiyacı bulunmadığı, temlikin murisin ölümüne yakın bir dönemde gerçekleştirildiği, halde terekesinden para çıkmadığı değerler arasında aşırı ve açık fark bulunduğu böylece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde belirlenen somut bu olgular birlikte değerlendirildiğinde davalıya yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığı kabul edilmelidir.Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek ve sadece savunmaya itibar edilmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,22.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.