MAHKEMESİ : ÜNYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2011/320-2013/113Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.11.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat S.. Z.. Ş.. G.. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili ve karşı temyiz eden davalı Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup mahkemece, ecrimisil isteği yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesi içeriğine ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davacıların; 1223 ada 22 parsel sayılı yıkama, yağlama, kafetarya, benzin satış binaları ve bahçesi vasıflı taşınmazda 1/5'er pay sahibi olduklarını, kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmayan davalı şirketin taşınmazı kullanmak suretiyle haksız işgal ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile eldeki davayı açtıkları, ancak, dava dilekçesinde dava değerinin talep edilen ecrimisil miktarı kadar gösterildiği ve bu değer üzerinden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi isteği bakımından bir değer gösterilmediği, yargılama sırasında bu istek yönünden harç tamamlanmadığı gibi, hükümde de karar ve ilam harcının ecrimisil miktarı üzerinden belirlendiği, davanın ecrimisil davası olarak nitelendirilerek elatmanın önlenmesi isteği hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 1086 sayılı HUMK'nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarihli 10/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26., 27., 28., 30. ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32. maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30. madde hükmünde de " ... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.'nun 409.maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır." düzenlemesine yer verilmiştir. Hâl böyle olunca, elatıldığı iddia edilen taşınmazın yargılama sırasında belirlenen değeri üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması; sonucuna göre elatmanın önlenmesi isteği yönünden de olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Öte yandan, kabule göre de; dava konusu taşınmazın 10.6.19974 tarihinde ifraz yoluyla oluşan çap (tapu) kaydında yıkama, yağlama, kafetarya, benzin satış binaları ve bahçesi vasfı ile kayıtlı olduğu halde davalı şirketin 21.2.1978 tarihinde kurulmuş olması, dolayısıyla taşınmaz üzerindeki muhtesatları kendisinin yaptığını kanıtlayamaması, halen taşınmazın davalı şirket tarafından akaryakıt istasyonu olarak kullanılıyor olması da gözetilerek mevcut durumu üzerinden hesaplanan ecrimisilden davacıların taşınmazdaki payları oranında belirlenen ecrimisile karar verilmesi gerekirken taşınmaz üzerindeki bir adet yazıhane ve iki adet benzin pompası üzerinden hesaplanan ecrimisile hükmedilmiş olması da isabetsizdir.Tarafların temyiz itirazı değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davacılar vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.