Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1822 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 12753 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/10/2007NUMARASI: 2006/366-2007/385Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 102 parsel sayılı taşınmazın 3 nolu bölümünün, davalı kızı tarafından kendisi ve eşine ölünceye kadar bakacağına inandırılarak, hileli işlemlerle kendisine satış suretiyle devrini sağladığını,taşınmazın devrinden sonra ise,yanlarından ayrılıp bakmadığını ileri sürerek,tapunun iptali ile adına tescilini istemiştir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Bir davada, olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak ona uygun kanun maddesini tesbit edip uygulamak hakime aittir. İddianın ileri sürülüş biçimi ve dilekçe i??eriğine göre davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; hile,genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.Borçlar Kanununun 28/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin toplanıp değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.