Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 182 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 8884 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : NİĞDE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/02/2006NUMARASI : 1993/24-2006/14Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, miras bırakanın mahfuz hisselere tecavüz etmek kastıyla 358 ada 88 parsel sayılı taşınmazdaki 122/192 payını davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini, ölünceye kadar bakma akdinin şekil koşullarını taşımadığını ileri sürüp, ölünceye kadar bakma akdinin feshine, olmadığı taktirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Asli müdahil A. miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 358 ada 88 parsel sayılı taşınmazdaki 122/192 payını davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, ölünceye kadar bakma akdinin şekil koşullarını taşımadığını ileri sürüp, muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Asli müdahil F., miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 358 ada 88 parsel sayılı taşınmazdaki 122/192 payını davalıya ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, murisin tek mirasçısı olup diğer davacıların sahte mirasçılık belgeleri ile murisle evlatlık ilişkisi kurduklarını, mirasçılık belgesinin iptali için derdest dava bulunduğunu, davalının bakım borucunu yerine getirmediğini ileri sürüp, ölünceye kadar bakma akdinin iptaline, taşınmazın adına tesciline, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazın temlikinin bakım ihtiyacı nedeniyle yapıldığını, bakım ödevini yerine getirdiğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikine dair ölünceye kadar bakma akdinin şekil koşullarına uygun olarak yapılmadığı, davalının akitten doğan bakım borcunu yerine getirmediği, murisin akitten kısa bir süre sonra ölmüş olup akdin iptalini isteme hakkının mirasçılarına geçtiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı ve asli müdahil S. G.. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.01.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden D..G.. vekili Av. ile temyiz edilen v.s. vekili Avukat geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi r tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Davacılar ve birleşen davacı, akdin şekil koşulları oluşmadığından ve akde aykırılıktan dolayı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis, asli müdahiller ise, akde aykırılıktan dolayı ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır. Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 88 parsel sayılı taşınmazın 122/192 payını miras bırakanın 26.10.1992 tarihli akitle ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar, ölünceye kadar bakma akdinin koşullarının bulunmadığını, temlikin tasarruf nisabını aştığını, bakım ödevinin yerine getirilmediğini, asli müdahiller ise, temlik her ne kadar ölünceye kadar bakma akdi ile yapılmışsa da, esasen akdin şekil unsurlarından yoksun bulunduğunu, işlemin tapu sicil müdürlüğünde değil, başka bir işhanındaki büroda gerçekleştirildiğini, yine davalının akitten doğan bakım ödevini yerine getirmediğini, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, eldeki davayı açtıkları görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, akde aykırılıktan dolayı davacıların iddiaları gözetildiğinde, miras bırakanın sağlığında akde aykırılıktan dolayı açmadığı davayı mirasçıların açmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, akde aykırılık iddiasında bulunmak Borçlar Yasasının 511 ve devam eden maddeleri hükümleri gereğince, akdin tarafı olan miras bırakana aittir. Mirasçıların böyle bir talebi ileri sürmelerine imkan olmadığı gibi, bu istekle açılan davanın dinlenilmesine de yasal açıdan olanak yoktur. Diğer taraftan, ölünceye kadar bakma akdi ivazlı akitlerden olup, tenkis hükümlerinin de uygulanmayacağı tartışmasızdır. Ayrıca, Tapu Sicil Tüzüğünün 19. maddesi hükmü karşısında daire dışında istem belgesinin düzenlenmesine veya akdin yapılmasına yasal açıdan bir mani bulunmadığı açıktır.O halde, davacılar ile birleşen davacının ve müdahillerin açmış olduğu akde aykırılık iddiasına dayalı davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Öte yandan; dava konusu taşınmazın davalıya temlikinin muvazaalı olduğu yönündeki asli müdahillerin iddiası bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Diğer taraftan, hükme esas alınan mirasçılık belgesinin dosya kapsamında bulunan mirasçılık belgeleri ve iddialar gözetildiğinde murisin gerçek mirasçılarını ve doğru pay oranlarını gösterdiğini kabule olanak yoktur. Karardan sonra dosyaya ibraz edilen ve hasımlı olarak alınan mirasçılık belgesi ile hükme esas alınan mirasçılık belgesi arasında çelişki bulunduğu da tartışmasızdır. Öyle ise, mirasçılık belgeleri arasındaki çelişkinin de giderilip ondan sonra bir hüküm kurulması gerekeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca; öncelikle mirasçılık belgeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi konusunda davacılara olanak sağlanması, ondan sonra yukarıda değinilen ilkelerde gözetilmek suretiyle muris muvazaası iddiası yönünden gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekilleri için 550.00'şer.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 15.01.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.