Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1816 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13739 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : KIRKLARELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2012NUMARASI : 2010/304-2012/275Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil ;tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı dava dilekçesinde, miras bırakanı A. K.'un, yüklenicilerle yaptığı gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca murise isabet edecek taşınmazların, murisin çocukları olan dava dışı kardeşleri H.ve S. ile davalı kardeşi E.ve kendisine verilmesinin kararlaştırıldığını, anılan sözleşmeye uyulmadığını, miras bırakan A.K.tarafından çekişme konusu 11, 16, 17 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla aslında bağış olmasına karşın satış biçiminde davalılara temlik edildiğini ileri sürerek, 11, 16 ve 17 numaralı bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil; olmadığı takdirde tenkis; 2 numaralı bağımsız bölüm bakımından ise; tenkis isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden;miras bırakan A. K.ile davalı yüklenici İ. ve dava dışı yüklenici M. arasında kayden mirasbırakana ait 76 ada 8 sayılı parsele ilişkin Kırklareli 2. Noterliği'nin 08.07.2003 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve daire karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, 01.02.2005 tarihinde 11 ve 16 numaralı bağımsız bölümlerin davalı E.'a, 17 numaralı bağımsız bölümün davalı İbrahim'e, 2 numaralı bağımsız bölümün de, 13.06.2005 tarihinde dava dışı A.S.'ya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.İddianın özetlenen içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada, miras bırakanın yüklenicilerle yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yerine getirlmediği iddiası yanında muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı ve ayrıca tenkis isteğinde bulunulduğu açıktır.Mahkemece, yapılan inceleme sonucu sözleşme gereklerinin yerine getirildiği saptanarak, bu istek bakımından davanın reddedilmiş olmasında isabetsizlik yoktur.Davacının, öteki temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Ne var ki, muris muvazaası ve tenkis iddiası yönünden bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı hususlarının araştırılmasında ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler de gözetilerek muris muvazaası iddiasının araştırılması, tenkis isteğinin nazara alınması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları değinilen yönden yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.