MAHKEMESİ : ÜRGÜP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2012NUMARASI : 2009/198-2012/29Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonucunda mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 12.02.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H.A. D. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tazminat isteğine ilişkin olup, Mahkemece, kesin hükmün varlığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların öncesini teşkil eden 353 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacıların kök murisi B.'e ait iken, onun ölümü ile eşi N. kızı M.(davacıların annesi) ve oğlu İsmail'den olma torunlarının mirasçı olarak kaldığı, B.'in terekesi elbirliği mülkiyetine tabi iken kızı M.'in, 353 ada 10 sayılı parseldeki 3/8 miras payını, Ürgüp Noterliğince düzenlenen 21.4.1975 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle mirasçı olmayan davalı İ.e sattığı; bilahare, 353 ada 10 sayılı parselin 1989 yılında kısmen imara tabi tutulduğu, imar dışı bırakılan bölümün 353 ada 26 sayılı parsel olarak Bekir üzerinde bırakıldığı; diğer kısmın ise imar uygulaması sonucu 984 ada 1 ila 16 sayılı imar parselleri ile 985 ada 1 ve 2 nolu imar parsellerinin oluştuğu ve yine B. adına sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, kök muris B.'in, kızı M.'in 1986 yılında, eşi N.'nin de 1991 yılında ölümünden sonra, mirasçılarının, Bekir adına kayıtlı çekişmeli taşınmazlardaki elbirliği mülkiyetinin müşterek mülkiyete çevrilmesi bakımından açtıkları davanın kabulü ile Ürgüp Sulh Hukuk Mahkemesinin, 4.6.1996 günlü, 1994/214 esas, 1996/ 129 karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazların 1/2'sinin kızı M.mirasçıları, 1/2' sinin de oğlu İ.mirasçıları adlarına tesciline karar verildiği ve adlarına sicil kayıtlarının oluştuğu; daha sonra, davalı İsmail'in yukarıda sözü edilen 1975 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açtığı ferağa icbar davalarının, Ürgüp Sulh Hukuk Mahkemesinin, 1997/195 esas, 1998/156 karar ve 1999/15 esas, 1999/ 306 karar sayılı kararları ile kabulle sonuçlandığı, buna dayalı olarakta çekişmeli taşınmazlardaki M.mirasçıları adına kayıtlı payların iptal edilerek davalı İsmail adına hükmen tescil edildiği görülmektedir.Davacılar, murisleri M. ile davalı arasında düzenlenen 1975 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin konusunun, murisleri M.'e, babası B.den intikal eden 3/8 miras payı olduğu halde, B.'in eşi N.'nin sonradan ölümü ile N.ye ait 2/8 miras payından M.'e intikal eden 1/8 miras payınında çekişmeli taşınmazların elbirliği mülkiyetinin müşterek mülkiyete çevrilmesine ilişkin kararda birlikte değerlendirilmesi nedeniyle 1/2 (4/8) pay oranında M.mirasçıları adına sicil kaydı oluşturulduktan sonra,yukarıda sözü edilen ferağa icbar davaları sonucu verilen kararlarında anılan 1/2 (4/8) pay üzerinden infaz edildiğini, böylelikle, N.'den gelen 1/8 oranındaki payında davalı adına tescil edildiğini; oysa, tescil edilmesi gereken payın 3/8 pay olması gerekirken, buna ilaveten 1/8 oranındaki payın davalı adına yolsuz olarak tescil edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları sabittir. Gerçektende, somut olayda, yukarıda zikredilen ferağa icbar davaları sonucu kurulan hükümlerin, açıkca 21.4.1975 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde öngörülen 3/8 oranındaki paya ilişkin bulunmasına karşın, infazın 4/8 pay üzerinden sağlanarak davalı adına sicil kaydının oluştuğu görülmektedir.Öyleyse, davacıların mirasbırakanı M.'e annesi N.'den gelen 1/8 payın satış vaadi sözleşmesine konu olmadığı gibi, ferağa icbar davalarına da konu teşkil etmediği açıktır.Esasen, ferağa icbar davaları sonucu verilen kararlarda da, satış vaadi sözleşmesine atıf yapılarak davanın kabul edilmiş olmasıda bunu göstermektedir.Kaldi ki; davaya konu edilmeyen bir husus hakkında karar verilmiş olması karar kapsamına alınan şey bakımından yok hükmünü taşır.Bu durumda, çekişmeye konu edilen 1/8 oranındaki pay yönünden, davalı adına oluşturulan sicil kaydının TMK'nun 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescil niteliğinde olacağı tartışmasızdır.O halde, çekişmeye konu edilen 1/8 oranındaki pay bakımından,1086 sayılı HUMK'nun 237. ( 6100 sayılı HMK'nun 303.) maddesinin öngörülen kesin hükmün varlığından söz edilemez.Hal böyle olunca, davada dayanılan yolsuz tescil iddiası yönünden tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirmesi, varılacak sonuç çercevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle ve yasal olmayan gerekçelerle kesin hükmün varlığından söz edilerek davanın redine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 12.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.