MAHKEMESİ : ÇINAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/02/2013NUMARASI : 2011/139-2013/51Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.02.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı B.. A.. vekili Avukat M, B,,ile temyiz edilenler vekili Avukat M, D,, geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı M, K,,vekili Avukat, davalı A.. A.. gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ,tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacılar, mirasbırakan F, A,,’ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 34 parça taşınmazı gelini H, A,,’a verdiği vekaletname ile oğlu davalı Abdullah’a, satış suretiyle devrettiğini ondan da diğer davalılara satış suretiyle temlik edildiğini, satışların gerçek olmadığını, murisin yaşlılığından, akıl zayıflığından yaralanıldığını, kayıt maliki davalıların muvazaalı işlemi bilen kişiler olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, dava konusu taşınmazların bedeli karşılığında devirlerinin yapıldığını, murisin fiil ehliyetine haiz olduğunun doktor raporu ile tespit edildiğini, muvazaa iddiasının asılsız olduğunu, kayıt maliki davalıların iyi niyetli bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalı Abdullah’a murisin vekili tarafından temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, davalı Abdullah’ın aleyhine dava açıldığını öğrendikten hemen sonra diğer davalılara anılan taşınmazları devrinin de muvazaalı bulunduğu, davalılar Baran ve M, Z,,’nın alım gücünün olmadığı satış bedelini ödediklerini ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan deliller ile, mirasbırakan F.A..’ın gelini ve vekili Halise eliyle çekişme konusu taşınmazlardaki paylarını oğlu davalı Abudllah’a temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, öte yandan, aynı taşınmaz paylarını devralan diğer davalıların da muvazaalı ilk işlemi bilen ve bilmesi gereken kişiler olup kötü niyetle iktisapta bulundukları belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; bilindiği gibi, tapu iptali ve tescil davalarında dava dilekçesinde dava değerinin gösterilmesi gerekir. Asıl dava değerinin ise yargılama sırasında keşfen belirlenecek değer olacağı da açıktır. Somut olayda, taraflar dava dilekçesinde gösterilen 30.000,00 TL dava değeri üzerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2. maddesi kapsamında uzlaştığına göre keşif yapılmamış olması sonuca etkili görülmemiştir. Diğer taraftan, dosya kapsamı ile murisin vekili H. A.. tarafından çekişme konusu 38, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 57, 68, 81, 86, 97, 98, 99, 100, 104, 105, 107, 111, 112, 113, 115, 117 parsel sayıl taşınmazlardaki maliki olduğu payların 24.11.2010 tarihli akitle oğlu davalı Abdullah’a, ondan da, 38, 47, 48, 100, 104, 105, 107, 111, 112, 113, 115, 117 parsel sayılı taşınmazlardaki payların 04.08.2011 tarihli akitle davalı Baran’a, 42, 43, 44, 45, 46, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 57, 58, 68, 86, 97, 98 ve 99 parsel sayılı taşınmazlardaki payların ise 09.08.2011 tarihli akitle davalı Mehmet Zekeriya’ya satış suretiyle temlik edildiği görülmektedir. Bu durumda, eldeki davada davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu gözetilerek davalılar Baran ve M. Z..’nın kendilerine devredilen taşınmaz payları bakımından davacıların miras payları oranında, davalı Abdullah’ın ise lehine muvazaalı işlem yapılan, başka bir deyişle el ve işbirliği içinde olan kişi olarak temlike konu tüm taşınmaz payları bakımından davacıların miras payları oranında tespit edilecek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerekirken aralarında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı halde tüm taşınmazlar bakımından davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları isabetsiz olduğu gibi, yargılama sırasında harcı ikmal edilmeyen akitteki değer üzerinden yüksek avukatlık parasına karar verilmiş olması da doğru değildir. Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı B.. A.. vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 10.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.