Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 179 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 9171 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : BOLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/11/2006NUMARASI : 2004/380-2006/300Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 45 parça taşınmazını davalılara satış yoluyla temliki ettiğini,satışların gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar,davacıların mirasçı olmayıp dava açma hakları olmadığını,dava konusu taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldıklarını,murisin satış bedelini hayır işlerinde kullandığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece,çekişme konusu taşınmazların davalılara temlikinin muvazaalı olduğu, 45 parça taşınmazı satan murisin yoksulluk çekmesi ve huzurevinde kalmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar ve karşı temyiz eden davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.1.2008 Salı günü saat 09.30'da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne varki, uygulamada sözkonusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda, davacıların davasının kabulü ile davalıya konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 1/4 hissesinin herbir davacıya ayrı ayrı ve 1/4 hissesinin önceki kayıt maliki davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline, gerekçeli kararda ise, davacıların davasının kabulü ile, davaya konu 393,472,448, 475, 479, 501, 928, 936, 950, 963, 971, 845, 529, 549, 574, 590, 604, 656, 659, 712, 817, 224 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile 393 parselin 1/4 eşit hisseli olarak herbir davacı ve davalı Şerife adına tesciline, 472, 936, 963, 971, 224, 501, 529, 549, 574, 659 ve 845 parsel sayılı taşınmazların eşit olarak 1/4 hisseli şekilde her bir davacı ile davalı Turan adına tesciline, 448, 475, 479, 928, 950, 712, 590, 604, 656 ve 817 parsel sayılı taşınmazların eşit olarak 1/4 hisseli şekilde davacılar ile davalı Dursun adına tesciline denilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün 10.4.1992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 15.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.