Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17787 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14963 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2013NUMARASI : 2011/641-2013/240Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece, asıl ve birleşen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat S.. K.. ile diğer temyiz eden vekili Avukat L.. K.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:KARAR-Asıl dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taşınmaz bedelinin tahsili, birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 2083 ada 24 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın 9.8.1966 tarihinde kadastroca İstanbul Belediyesi adına tespit ve tescil edildiği, beyanlar hanesinde tarafların mirasbırakanı A..Y.. ve davacı-davalı R.. Y.. lehine muhtesat şerhi bulunduğu, İstanbul Belediyesinin taşınmazı yarı yarıya hisselerle 10.10.1968 tarihinde Aziz ile Rafet'e satış yoluyla temlik ettiği, taşınmazın 7.2.1989 tarihinde ıslah imar planı uygulaması ile 8429 ada 4 parsel numarası ile aynı kişiler adına 1/2'şer paylarla tescil edildiği, taşınmaz üzerindeki binanın yarısı murisin, yarısı ise Rafet'in zilyetliğinde iken Eyüp Noterliğinin 25.4.1962 tarihli satış mukâvelenamesinde mirasbırakan A.. Y..'ın sahibi olduğu yarım bina enkazının zilyetliğini davacı-davalı oğlu Rafet'e sattığı anlaşılmaktadır.Birleşen davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut Olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Hâl böyle olunca; olayda 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı ve tenkis isteği olmadığı da gözetilerek muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılarak açılan birleşen dosyadaki tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince; mirasbırakan Aziz tarafından henüz malik olmadığı dönemde yaptığı noter sözleşmesine üstünlük tanınmayarak asıl davanın reddine karar verilmiş olması da doğrudur.Ne varki; davalı- birleşen dosyanın davacısı S.. T.., birleşen dava ile ilgili olarak dava değerini ıslah ederek eksik harcı ikmal ettiği halde, Sayman Mutemet Alındısında hatalı olarak asıl dosya davacısı R..Y..'ın yatırdığı yazılmış ve mahkemece de bu yanılgı devam ettirilerek asıl davada, davası reddedilen davacı- davalı aleyhine fazla vekâlet ücretine hükmedilmiş olması ve harcın asıl davacıya iadesine karar verilmiş olması doğru değildir. Asıl dosya davacısının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 1.100.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.