MAHKEMESİ: ESKİŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/10/2007NUMARASI: 2007/242-2007/342Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları N.'nin kayden maliki olduğu 805 ada 1 parsel sayılı 2.zemin kat 4 nolu meskeni, davalının, ihtarname tebliğine rağmen tahliye etmediğini ve fuzuli şagil olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı ile davacıların miras bırakanı arasında sözlü kira akdinin kurulduğu, kira bedelinin belirtilmesinin sözleşmenin varlığı için bir koşul olmadığı, böylece eldeki davanın "tahliye ve kira alacağı" davası olduğu ve sulh hukuk mahkemesinin görevli bulunduğu gerekçesiyle, HUMK'nun 7,8 ve 27.maddeleri gereğince dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil hukuksal nedenine dayalı olarak açılmış mahkemece verilen görevsizlik kararı davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, 805 ada 1 parsel sayılı taşınmazın miras yolu ile babalarından kendilerine intikal ettiğini,babalarının sağlığında kira bedeli ödemeksizin davalının kullanımına onay verdiğini, ancak babalarının ölümünden sonra davalıya çekilen uyarı ile onayın geri alındığını,buna rağmen davalının kullanıma devam ettiğini belirterek eldeki davayı açmışlardır.Davalı tarafa tebligat yapıldığı halde savunmada bulunmamıştır.23.10.2007 günlü celsede davacılar vekili bu yerin kira bedeli alınmamak üzere davalıya kiraya verildiğini beyan etmiştir. Mahkemece, bu beyan esas alınarak taraflar arasında bir kira sözleşmesi bulunduğu kabul edilmek suretiyle mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir.Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarakta vucuda getirilebilir. Yeterki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar.Nitekim bu kural 18.3.1942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır. Ne varki; kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil,bir hakkın doğumuna,değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)dir.Bu nedenle, dava değeri 40.-YTL'yi aşan (23.6.1996 gün ve 4146 Sayılı Yasa uyarınca) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan HUMK.’nun 288.maddesi 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ise değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400.-YTL’nin üzerine yükseltilmiştir. Bu oran, 5219 ve 5236 Sayılı Yasalara göre yapılan katsayı artışı sonucu 2006 yılı itibari ile 430.-YTL, 2007 yılında ise 460.-YTL, 2008 yılında ise 490.-YTL olmuştur. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira sözleşmesinin varlığı ancak, yazılı delille ispat edilebilir. Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HUMK.nun 292. ve 293.maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; davacıların dava dilekçesindeki kullanılan ibareler ve davalıya çektikleri uyarı, ayrıca 23.10.2007 günlü beyan bir bütün olarak değerlendirildiğinde her ne kadar “kira” ibaresi kullanılmış ise de beyanlarının kira sözleşmesinin varlığını kabul biçiminde olmayıp taşınmazın karşılıksız ve murisin onayına dayalı olarak kullanıldığı ve bu onayın uyarı ile birlikte geri alındığı biçiminde yorumlanması gerekmektedir.Bu husus özellikle davalıya çekilen uyarıda çok açık biçimde belirtilmiştir. Kaldı ki, kira sözleşmesinin esaslı unsurlarından birisi kira bedelidir, adı kira olsa bile kira bedelini içermeyen bir sözleşme hukuki anlamda karşılıklı edimleri içermesi gereken kira sözleşmesi olarak kabul edilemez. O halde, davalının kullanımının muvafakata dayalı olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, davalı savunmada bulunmamış, taraflar arasında mevcut bir kira ilişkisinin varlığı kanıtlanmamıştır.Hal böyle olunca davacılar taşınmazın kullanımı konusunda onaylarını geri aldıklarına göre tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraflar arasında kira sözleşmesinin varlığından söz edilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığı gibi,kabule göre de kira sözleşmesinin varlığının benimsenmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi de yerinde değildir.Öyleyse, davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme kararının H.U.M.Y’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.2.2008 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. -KARŞI OY YAZISI-Davacılar, murislerinin sağlığında dava konusu taşınmazı (evi) "kira bedelsiz" oturmak (kullanmak) koşuluyla davalıya verdiğini, ancak murislerinin ölümü nedeniyle artık davalının bu evde oturmasını istemediklerini, davalıya ihtar gönderdiklerini, ne varki davalının evi terketmediğini ileri sürmüş ve eldeki davayı (elatmanın önlenmesi) açmışlardır.Davalı, duruşmaya gelmemiş, mahkemece hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık, davalı ile davacıların miras bırakanları arasındaki ilişkinin geçerli bir kira sözleşmesi mi, yoksa muvafakata dayalı bedelsiz (bedava) bir kullanma (oturma) mı olduğu noktasında toplanmaktadır.Çoğunluk görüşünde, bedelin kira aktinin esaslı unsuru olduğu, bedelsiz kullanımın kira sözleşmesi olarak değerlendirilmeyeceğine değinilmektedir.Davacı vekili, ilk oturumda muris tarafından bu yerin kiraya verildiğini, ancak bedel kararlaştırılmadığını açıklamıştır. Bilindiği gibi, kira kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını ya da kullanmayla beraber yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini (ücreti) ödemeyi üstlendiği sözleşmeler olarak kabul edilmektedir. Borçlar Kanununda da vurgulandığı üzere gerek adi kira (B.K. 248 md.) gerek hasılat kirasının (B.K. 270 m.) bir ücret mukabilinde olacağı muhakkaktır. Ancak, davacıların murisi tarafından bu yer davalıya kiraya verildiği bildirildiğine göre murisle davalı arasındaki ilişki açıklığa kavuşturulmadan başka bir anlatımla murisin bu taşınmazı hangi amaçla davalıya verdiği, örneğin borcuna karşılık mı ya da temin ettiği başka bir menfaat için mi (bu gibi durumların tesbiti halinde bununda bir bedel karşılığı olacağı kuşkusuzdur) yoksa bir bedel karşılığı olmaksızın bedava ya da merhamet duygusuyla mı, bu yerde oturmasına müsaade ettiği daha açık bir ifadeyle murisle davalı arasındaki ilişkinin gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kuvuşturulmadan aradaki ilişkinin kira ilişkisi olduğunun kabulü doğru olmadığı gibi davalının taşınmaza bedel ödemeden kullanmasını fuzuli şagil olarak nitelemekte doğru değildir.Bu durumda, taraf delillerinin (davacı delil listesi vermiştir) toplanıp değerlendirildikten sonra varılacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken hiçbir araştırma yapmadan görevsizlik kararı verilmesi; ayrıca, açıklandığı şekilde araştırma yapmadan kiracılık ilişkisinin olmadığı sonucunu çıkarmakta isabetsizdir.Anılan gerekçelerle, kararın bozulması gerektiğinden çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
BONO • TEMİNAT SENEDİ • İSPAT YÖNTEMİ
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu, dayanak senedin 21.06.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi kapsamında alındığını ve teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece, bononu
Banka havalesi - açıklama bulunmaması - İİK 169/a
T.C. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A Y A R G I T A Y İ L A M IESAS NO : 2015/13830KARAR NO : 2015/25321 İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/02/20
Avukatın aslına uygunluk tasdiki- Aslı olmayan belgeye yapılan onama-suç kastı
1136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda beraate dair,..Ağır Ceza Mahkemesinin 16/12/2013 tarih, 2012/488 Esas, 2013/470 Karar sayılı hükmün katılan vekili ve O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 09/11/2015 gün ve 2015/14484 Esas, 2
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?