Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1754 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 960 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ALANYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/07/2008NUMARASI : 2006/353-2008/400Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 28.06.2004 tarihinde satın almış olduğu 1335 parselde bulunan dükkan nitelikli taşınmazın 2005 yılında önceki malik tarafından düzenlenen kira sözleşmesine dayalı olarak haksızca davalı tarafça kullanıldığını ileri sürerek el atmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacı tarafından satın alınmasından önce önceki malik ile yapılan kira sözleşmesi gereğince kullanıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak süresinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma isteği duruşma gününün tebliğini sağlayacak giderin yatırılmamış olması nedeniyle reddedilerek, Tetkik Hakimi ....raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, fuzuli şagil nedenine dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Davalı, davacının vekili sıfatıyla hareket ettiğini, diğer davalı Y. ise önceki malik ile yapılan kira sözleşmesi gereğince, kiracı olduğunu savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli 1335 parselde bulanan dükkan nitelikli yerin 12.6.2002 tarihi itibariyle dava dışı Serdar adına kayıtlı iken 18.7.2003 tarihinde H. P. M.W.adlı kişiye; onun da 28.6.2006 tarihinde davacıya temlik ettiği, eldeki davanın 22.6.2006 tarihinde açıldığı, bu arada önceki maliklerden S. ile davalı Y. arasında 7.11.2005 tarihli bir kira sözleşmesinin düzenlenmiş olduğu, daha önce de keza S. ile diğer davalı E.arasında 10.9.2003 tarihli bir kira sözleşmesi tanzim edildiği, işyeri açma ve çalışma ruhsatının da bu kişi adına çıkarıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, kira sözleşmesinin tapu siciline şerh verilmesi, sonraki maliklere icar akdi dairesinde gayrimenkulden intifaına müsaade etmek mecburiyetini tahmil eder. Şerh verilmemesi halinde son malike böyle bir mecburiyet tahmil edilmez ise de Borçlar Kanununun 276.maddesi gereğince son malik kanunda öngörülen belli bir süre içinde (B.K. 285, 287.md.) kira akdini feshettiğini kiracıya ihbar etmedikçe akdi kabul etmiş sayılır.Öte yandan, 6570 Sayılı Yasanın 7.maddesi uyarınca yeni malikin satın almadan itibaren bir aylık yasal süresi içinde kiracıya bu yeri satın aldığını ve kira ilişkisini devam ettirmek istemediğini bildirmesi halinde 6 ay sonra tahliye davası açabileceği kuşkusuzdur.Ancak, somut olayda davacı, davalıya taşınmazı kiraya vermediğini, dava dışı Serdar'ın kiraya vermeye yetkisi bulunmadığını, kendisinin de kiraya vermeden haberdar olur olmaz ihtar çekerek dava açtığını, davanın fuzuli işgal nedenine dayalı olduğunu ileri sürmektedir.Hal böyle olunca, davacının özetlenen iddiaları zımnında gösterdiği ve göstereceği tüm delillerin ve davalıların karşı delillerinin birlikte değerlendirilmesi, olayda geçerli bir sözleşme bulunup bulunmadığının, davalıyı bağlayıp bağlamadığının, kısaca davalıların fuzuli şagil olup olmadıklarının tespiti ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde davanın reddedilmesi doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.