Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1751 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12606 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: PASİNLER ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/11/2005NUMARASI: 2002/29-431Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı,miras bırakanı Yaşar Yüzüak'ın maliki olduğu .parça taşınmazını ikinci eşinden olma çocukları olan davalılara satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini, sonradan muvazaalı temlikten pişmanlık duyarak noterde düzenlenen vekaletname ile anılan taşınmazları kendisine vasiyet ettiğini ileri sürerek tapu iptal-tescil veya tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalılar,davanın reddini savunmuşlar, birleştirilerek görülen dava ile vasiyetnamenin yasal koşulları taşımadığını ileri sürerek iptali isteğinde bulunmuşlardır.Mahkemece,tapu iptal tescil davasının reddine,vasiyetnamenin iptali isteminin kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı-karşı davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Davacı F..Y..vekili tarafından davalılar M..Yüzüak ve arkadaşları aleyhine muris muvazaası hukuki sebebine dayanan tapu iptal ve tescil davası ile davacılar M.. Y.ve arkadaşları tarafından bu davanın davacısı F..Y.. aleyhine açılan vasiyetnamenin iptali davası birleştirilmiş mahkemece muvazaaya dayanan tapu iptal ve tescil davasının reddine, birleştirilen vasiyetin iptali davasının kabulüne dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Tapu iptal ve tescil davasına konu edilen taşınmazlarda malik olan muris Y.. Y.. 2.8.1976 tarihinde bu taşınmazlarda bulunan tüm paylarını davalılara tapuda satış göstererek devretmiştir.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Sözkonusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Öte yandan, miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı, yoksa mal kaçırma amacın mı, üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur. Bu ilkelerin ışığı altında dosyadaki tüm deliller birlikte incelendiğinde muris Yaşarın diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile temlikte bulunduğu, temlikin muvazaalı olduğunun bizzat murisin vasiyetnamedeki beyanından da anlaşılmakla davacı Faruk tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasının kabulü gerekir iken reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Diğer taraftan vasiyetnamenin iptali için açılan davada davacılar bu vasiyetin ölünceye kadar bakma koşulu ile yapıldığını, davalının muris Yaşara bakmadığını iddia etmişlerse de Pasinler Noterliğinde 12.4.1999 tarihinde düzenlenen vasiyetnamede böyle bir koşulun bulunmadığı,bulunsa dahi murisin sağlığında açmadığı davayı ölümünden sonra mirasçıların bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı dava açamayacakları,bu davanın ancak bakım alacaklısı tarafından açılabileceği,bu durumda vasiyetnamenin iptalini gerektirecek yasal bir nedeninin bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekir iken kabul kararı verilmesi de doğru görülmemiştir.Davacı, niza konusu taşınmazların tümünün davalılar adına olan tapusunun iptali ile vasiyetnameye göre kendi adına tescilini istemektedir. Muvazaaya dayanan tapu iptal ve tescil davasının kabulü halinde yapılan sözleşme hiçbir hüküm doğurmayacaktır ve nizalı taşınmazlar terekeye döneceğinden vasiyetnamenin yapıldığı tarihte bu taşınmazların murisin mal varlığında bulunmaması sonuca etkili olmayacaktır. Bu nedenle muristen davalılara intikal eden payların iptali halinde tümünün davacı adına tescilinde yasal bir engel bulunmamaktadır.(H.G.K. 21.11.2001 gün 2001/1-958-1035 sayılı kararı)Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı F..’un açtığı tapu iptal ve tescil davasının kabulüne,davacılar F...Y...ve arkadaşlarının açtığı vasiyetnamenin iptali davasının reddine karar verilmesi gerekir iken hukuksal ve yasal olmayan gerekçelerle aksine karar verilmesi yerinde görülmediğinden davacı F... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,22.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.