Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17496 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16127 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/03/2013NUMARASI: 2012/598-2013/227Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalıların her hangi bir müdahalelerinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; öncesinde 281 parsel olarak davacı adına kayıtlı olan taşınmazın bir kısmının yol olarak kamulaştırıldığı, kamulaştırma dışında kalan kısmın 1996 parsel olarak davacı adına tescil edildiği, aynı yerdeki 1602 parselin davalı E., 1603 parselin ise davalı B. adına kayıtlı olduğu, yapılan keşif sonucunda bilirkişilerin 25.03.2013 tarihli rapor ve krokilerinde; zeminde yol yapılırken kayma olduğunu, 1996 parselin (A) ile gösterilen 413 m2 lik kısmının yol olarak kamulaştırılan yerin dolgu alanında kaldığını, (B) ile gösterilen 904,03 m²'lik kısmının ise 1602 parsel tarafından yine yol olarak kullanıldığını belirttikleri anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, el atma bir haksız eylem olup el atmanın önlenmesi davaları da haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişilere karşı açılır.Ne var ki, somut olayda hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, bilirkişi raporunda davacı taşınmazı içerisinde kalıp, krokide (B) ile gösterilen bölümün yol olarak kullanıldığı belirtilmesine karşın bu kısmın kim ya da kimler tarafından kullanıldığı araştırılmadan karar verilmiştir.Hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak krokide (B) ile gösterilen bölümün yol haline getirilip getirilmediği, getirilmiş ise kim tarafından getirildiği ve kim ya da kimler tarafından kullanıldığı hususlarının tarafların bildirecekleri tanıklar da dinlenilmek suretiyle açıklığa kavuşturulması, yukarıda değinilen hususları yansıtır şekilde denetime elverişli rapor alınması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.