Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17495 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 11290 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın ıslah edilen miktarı üzerinden kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 245 ada 8 parsel ile 420 ada 33 parsel sayılı taşınmazların davacı ve davalılar adına, diğer taşınmazların ise davacı ile davalı ... adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı oldukları, davacının 2005 ile 2009 yılları arası için ecrimisil isteğinde bulunduğu, keşif sırasında davacı vekili ile davalıların ortak olarak alınan beyanlarında; ecrimisil istenen dönemde 245 ada 8 parselin yarısının davalı ... tarafından kullanıldığını, geri kalan kısmının bakımsız bırakıldığını, 416 ada 16 parsel, 413 ada 13- 14 ve 24 parseller ile 415 ada 1 parsel ve 416 ada 1 parselin davalı ... tarafından kullanıldığını, davaya konu diğer taşınmazların ise kullanılmadığını ifade ettikleri, keşif sonucunda bilirkişilerin 15.05.2012 tarihli raporlarında fındık gelirini esas alarak 245 ada 8 parselin davalı ... tarafından kullanılan bölümü için 6.208,96 TL, diğer davalı ... tarafından kullanılan taşınmazlar bakımından ise toplam 18.645,45 TL ecrimisil hesabı yaptıkları, mahkemece de her bir davalı bakımından bu miktarların ayrı ayrı hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, ecrimisil isteğine konu yapılan taşınmazların 20 yıldır davalılar tarafından kullanıldığı hem davacı hem de davalı tanıklarının beyanları ile sabittir. Davacı, davalıların bu kullanımlarına engel olmak için uzun süre bir uyarıda bulunmamış, ihtarname keşide etmemiştir. Bu durumda, uzun süredir devam eden kullanıma ses çıkarmayan davacının kullanıma muvafakat ettiği, muvafakatini dava açmakla geri aldığının kabulünde zorunluluk vardır. Başka bir ifade ile, taraflar arasındaki ilişkinin Borçlar Kanunu'nun 299. maddesinde öngörülen (6098 sayılı TBK'nun 379. maddesi) ariyet akdi (kullanım ödüncü) niteliği taşıdığı ve uzun süreli kullanıma ses çıkartılmamış olması sebebiyle dava açılmakla ariyete son verildiği kabul edilmelid Hal böyle olunca, davalıların dava tarihine kadarki tasarrufları davacının muvafakatine dayalı olduğundan haksız işgal tazminatı ile sorumlu tutulamayacakları gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. Kabule göre de; 245 ada 8 parsel sayılı taşınmazda davacının ¼, davalı ...'ın ise ½ pay sahibi olduğu, davalı ...'ın taşınmazın yarı hissesini kullandığı, geri kalan kısmın boş olduğu, davacının boş bırakılan bu kısmı kullanabileceği gözetilmeksizin ecrimisile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, davacının ancak taşınmazdaki payı oranında ecrimisil talep edebileceği de dikkate alınmaksızın belirlenen ecrimisilin tamamının hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir. Ayrıca, taşınmazların davalılar tarafından fındık bahçesi haline getirildiği, bu durumda ecrimisilin fındık ürününe göre değil, tarla geliri üzerinden belirlenmesi gereğinin de gözetilmemiş olması yanlıştır. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.