Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17458 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13732 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : SİLİVRİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/06/2007NUMARASI : 2006/252-2007/317Taraflar arasında görülen tapu iptal davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, 3621 sayılı Kanundan kaynaklanan tapu iptal ve terkin isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 229 ada 8 parsel sayılı taşınmazın mahallinde yapılan uygulama sonucu düzenlenen uzman bilirkişi kurulu raporuna göre kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının belirtildiği, kadastro tespitinin 13.05.1970 tarihli ve 56 sayılı tapu kaydına istinaden 24.11.1972 tarihinde yapıldığı, ancak kadastro tespitinde taşınmazın Silivri Kadastro Mahkemesinin 1972/6 E. sayılı dosyasında davalı olduğundan bahisle malik hanesinin açık bırakıldığı, sonrasında ise 25.03.1998 tarihinde hükmen dava dışı Ü..T.. ve İ.. E.. T.. adına tescil edilerek 03.07.2001 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.Davalı, davaya konu taşınmaza ilişkin Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.1957 tarihli ve 1955/208 E.1957/3 K. sayılı ilamı ile kesin hüküm bulunduğunu bildirmiştir. Ancak, eksiğin tamamlanması yoluyla dosyaya getirtilen Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.1957 tarihli ve 1955/208 E.1957/3 K. sayılı ilamı ve Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.1981 tarihli ve 1980/621 E.1981/356 K. sayılı tescil ilamlarında Hazinenin taraf olduğu, Mahkemece tutulan 14.07.2014 tarihli tutanakta Silivri Kadastro Mahkemesinin 1972/6 E. sayılı dosyasının görevsizlikle Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.1981 tarihli ve 1980/621 E.1981/356 K. sayılı dosya numarasını aldığının belirtildiği de görülmektedir. Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hâkimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve 6100 sayılı HMK’nin 303. maddesi düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece de kendiliğinden (re'sen) gözönünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır (HMK m.114/1-i). Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun) yani dava ile elde edilecek sonucun aynı olması, dava sebeplerinin yani davanın dayandığı maddi vakıaların (olayların) aynı olması yanında davaların taraflarının da aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur (YHGK'nin 03.04.2013 gün ve 2012/1-1133 E, 2013/421 K. sayılı ilamı)Hal böyle olunca, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.01.1957 tarihli ve 1955/208 E.1957/3 K. sayılı ve Silivri Kadastro Mahkemesinin 1972/6 E. sayılı dava dosyalarının (görevsizlikle Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.1981 tarihli ve 1980/621 E.1981/356 K. sayılı dosya) getirtilerek incelenmesi, anılan davaların eldeki dava dosyası açısından kesin hüküm teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.