MAHKEMESİ : TURGUTLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/03/2014NUMARASI : 2013/98-2014/173Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 2007-2012 arasındaki dönem için kira esasına göre hesaplanan bilirkişi raporuna atfen davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması sonucu oluştuğu ve kayden davacıya ait oldukları, davalının 7 ve 8 nolu imar parsellerini bağ dikmek suretiyle tasarruf ettiği,davalının anılan bu parsellerin öncesini teşkil eden 8 nolu kadastral parselde paydaş iken bu taşınmaz üzerine yaptığı bağın imar uygulaması ile davacıya özgülenen 7 ve 8 nolu parseller içerisinde kaldığı, davacının, davalı aleyhine 25.12.2008 tarihinde Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2008/742 (Bozma sonrası 2011/136) Esas sayılı elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiyle açtığı davanın Mahkemenin 2010/77 (bozma sonrası 2012/104) Karar sayılı kararı ile 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi hükmü gözetilerek kaim bedelin 10.01.2012 tarihinde depo ettirilmesi suretiyle kabul edildiği ve kararın 13.03.2012 tarihinde kesinleşerek 02.04.2012 tarihinde infaz edildiği,davacının eldeki davada ise kararın infaz tarihinden geriye dönük 5 yıllık ürün esasına göre toplam 3.000,00 TL ecrimisil isteğinde bulunduğu,davalının ise 1998 yılından beri davacının rızası ile taşınmazı kullandığını belirtip davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu 7 parselin 965,57 m² ve 8 parselin ise 1.666,89 m²'lik kısmına davalının haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın elattığı gözetilerek ecrimisile hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davalı vekilinin öteki temyiz itirazları ile davacı vekilinin temyiz itirazına gelince;Davacının, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiyle açtığı dava sonucu kesinleşen kararda çekişmeli yerin imar uygulaması sonucu davacı mülkiyetine geçtiği saptanarak eldeki dava ve istek bakımından 2981-3290 sayılı Yasanın 10/c ve 3194 sayılı Yasanın 18. madde hükümleri gözetilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekeceği de kuşkusuzdur. Sözü edilen karar ve yasal düzenlemelerde belirtildiği üzere; imar uygulamasıyla tecavüzlü duruma gelen yapılar bakımından muhtesat bedeli ödenmedikçe kaydı yeni edinen kişinin muhtesat sahibini imar parselinde men edemiyeceği gibi, ecrimisil istemesinin de olanaksız bulunduğu tartışmasızdır. Öte yandan, ecrimisil davalarında alacak miktarı, kira esasına göre belirlenebileceği gibi şartları ve talep mevcut ise taşınmazdan alınan ürün gelirine göre de tesbit edilebilir. Davacı tarafından alacağın ürün esasına göre belirlenmesinin talep edilmesi halinde, 6100 sayılı HMK'nin 26. maddesine göre hakim bu talep ile bağlı olup, kira esasına göre hesaplanan alacağa hükmedemez.Hal böyle olunca, yıkımı istenen bağa tayin edilen kaim bedelin mahkeme veznesine depo ettirilmesi ile davalının artık iyiniyetinden söz edilemeyeceği gözetilerek 10.01.2012-12.04.2012 tarihleri arasındaki dönem için ürün ekilip hasat yapılıp yapılamayacağının araştırılması, bu süre içerisinde ürün yetiştirilememesi halinde sözkonusu dönem için sadece arazinin asgari kira geliri üzerinden belirlenecek ecrimisil miktarına hükmedilmesi gerekirken,önceki dönemi de kapsar şekilde ve talep olmadığı halde kira esasına göre hesaplanan ecrimisile karar verilmesi doğru değildir.Taraf vekillerinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.