Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17373 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10504 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu iptali isteğine ilişkin olup mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, miras bırakan ...’in maliki olduğu 218 ada 32 parsel sayılı taşınmazdaki 100/355 payının mirasçı...tarafından diğer mirasçılardan alınan vekaletname ile davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, kendisinin de mirasçı olduğu halde anne adı nüfus kaydında yanlış yazılı olduğundan intikal ve satışa dayanak mirasçılık belgesinde mirasçı olarak yer almadığını, anılan mirasçılık belgesinin iptali ve mirasçı olduğunu gösterir veraset belgesinin verilmesi için ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/682 esas sayılı dava açtığını ileri sürerek tapu iptali isteği ile eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Gerçekten de, dava dilekçesine ekli nüfus kaydının incelenmesinden davacının anne adı ...iken ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2012 tarihinde kesinleşen 2004/458 esas, 2005/83 karar sayılı ilamı ile ...olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmektedir.1-Bilindiği gibi, davanın görülebilmesi için davacının dava konusu taşınmazda hak sahibi olduğunun, dolayısıyla sıfatının bulunduğunun ispatlanması gerekir. O halde, dava konusu taşınmaz payının intikal ve satışına dayanak olan mirasçılık belgesinin iptali için ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/682 esasta açtığı davanın sonucunun beklenmesi, davacının dava açma sıfatının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken anılan davanın sonucu beklenmeden karar verilmesinin doğru olduğu söylenemez.2-Diğer taraftan, hemen belirtmek gerekir ki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.) Hal böyle olunca, davacının veraset belgesinin iptali için açtığı davanın sonucunun beklenmesi ile davacının dava açma sıfatının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, dava açma sıfatının olduğunun anlaşılması halinde yukarıdaki ilkeler gözetilerek tescil istekli dava açması imkanı tanınması, tescil istekli dava açıldığında her iki davanın birleştirilmek suretiyle ondan sonra işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.