MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, YIKIM VE ECRİMİSİLTaraflar arasındaki davadan dolayı ... 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 10.04.2012 gün ve 2009/289 esas 2012/156 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 19.3.2013 gün ve 13929-3797 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Asıl ve birleşen dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, yıkım isteğinin ise reddine dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairece; “ Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı adına kayıtlı 2 parsel sayılı taşınmaza, davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın müdahalesi saptanarak, elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmiş olmasında ve bilirkişilerce bilimsel verilere uygun olarak belirlenen ecrimisilin hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacı taşınmazına, davalının yapı yapmak suretiyle müdahalesinin saptandığı, bu durumda mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davalının tasarrufunda olan ve bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen bölüm yönünden de elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve ayrıca tüm muhdesatlar yönünden yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” hususlarına değinilerek bozulmuş, davalı vekili karar düzeltme talep etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil yönünden anılan Daire kararında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davacının elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinin yanısıra yıkım isteği de bulunmaktadır. Ne var ki, tashihi karar talep eden davalı vekilinin dilekçe ekinde sunduğu belgelerden yıkıma konu edilen muhdesat (soğutma kuleleri) ile ilgili olarak ... 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/314 Esas sayılı dosyasından 25.06.2013 tarihinde temliken tescil davası açtığı anlaşılmaktadır. Eldeki davada, yıkım isteğinin kabul edilip infaz edilmesi, bu arada da anılan temliken tescil davasının kabulle sonuçlanması ve kesinleşmesi halinde telafisi mümkün olmayacak zararlar meydana getireceği tartışmasızdır. O halde, açılan temliken tescil davasının mesele-i müstehire (bekletici sorun) kabul edilerek neticesinin beklenmesi, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Anılan bu husus davalı vekilinin karar düzeltme isteği sonucu yeniden yapılan inceleme neticesinde anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK'nin 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 19.03.2013 tarihli, 212/13929 Esas, 2013/3797 Karar sayılı bozma kararının yıkım bakımından ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 10.04.2012 tarihli, 2009/289 Esas, 2012/156 sayılı kararının açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.