Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17254 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13395 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYIT TASHİHİYanlar arasında görülen tapu kayıt tashihi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, tapu kayıtlarında hatalı yazılan doğum tarihinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeye konu 111 ada 42 parsel sayılı taşınmazın 17.01.2006 tarihinde tesis kadastrosuna istinaden ... oğlu ... adına kayıtlı olduğu görülmektedir.Davacı, anılan taşınmazın kendisine ait olduğunu, ancak 1974 yılında doğduğu halde kadastro tespiti sırasında doğum tarihinin yanlışlıkla 1960 olarak yazıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarında doğum tarihinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, doğum tarihinin tapu kaydında bulunması zorunlu olan kimlik bilgileri arasında yeralmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de; "Mülkiyet Hakkının Tescili" başlıklı 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü'nün 28. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Buna göre kütükte bulunması zorunlu bilgiler arasında doğum tarihi de yer almamaktadır. Ne var ki; akit tablosu, dayanak tapu kaydı, kadastro tutanağı gibi belgelerde var olan çelişkiler veya hatalı yazımlar nedeniyle, idarece tapu maliklerinin tasarruf talepleri kabul edilmemektedir. Ancak, tapuda intikal işlemlerinin yaptırılabilmesi için "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince bir tespit hükmü kurulması gerekeceği açıktır.Hal böyle olunca; davacının iddiaları doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak çekişmeye konu taşınmazın malikinin davacı olduğunun belirlenmesi halinde, tapu kayıt maliki ile davacının aynı şahıslar olduğunun tespiti şeklinde bir tespit kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.