Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17252 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16247 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİYanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.06.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ...geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ..., dahili davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacıya ait taşınmaza davalı ile dahili davalının müdahale ettikleri, ancak müdahalenin imardan kaynaklandığı ve imar uygulamasından öncede mevcut olduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmiş, hüküm yalnızca davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kargir ev ve arsa vasıflı çekişmeye konu 568 ada 646 parsel sayılı taşınmaza davacının dava dışı kişilerle birlikte paydaş olduğu, altında dükkanı olan bahçeli kargir ev vasıflı komşu 647 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ile dahili davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, 1955 tarihinden beri paydaşı olduğu ve içinde evinin bulunduğu anılan taşınmazına davalının haksız yere müdahale ettiğini, kendisini uyardığı halde sonuç alamadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama sırasında da kendisine ait yerin iadesine karar verilmesini istemiştir. Kayden davacının paydaşı olduğu çekişme konusu taşınmaza davalının duvar yapmak ve ağaç dikmek suretiyle müdahale ettiği saptanmak suretiyle teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 24,09 m²'lik bölüme davalının elatmasının önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki; eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan davacının paydaşı olduğu 646 nolu parsel ile davalının paydaşı olduğu 647 nolu parsel, 36 ada 1 nolu kadastral parselin 06.04.1955 tarihinde yapılan ifrazı neticesinde oluştukları, taşınmazların imar parseli olmadıkları gibi herhangi bir imar uygulamasına da tabi tutulmadıkları görüldüğü halde, mahkemece müdahalenin imar uygulaması neticesinde oluşmuş gibi değerlendirilerek yargılama sırasında davacı tarafa depo ettirilen bedelin davalıya ödenmesi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de, anılan husus temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak, davacı sadece elatmanın önlenmesini istediği ve yıkım yönünden bir talebi olmadığı ve bu konuda dava dilekçesini de ıslah edip harçlandırmadığı halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26/1. maddesi (1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 74. maddesi) hükmü gözardı edilerek istek dışına çıkılmak suretiyle yıkıma karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 05.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.