Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17238 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1030 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : HENDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2013NUMARASI : 2009/364-2013/472Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, çekişme konusu 25 ada 6 parsel sayılı taşınmazın değerinin, bakım karşılığı olan ivaz borcunu aştığı ve mirasbırakanın diğer mirasçıları mirastan mahrum bırakmak kastıyla hareket ettiği gerekçesiyle bu taşınmaz bakımından davanın kabulüne, hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığı gerekçesiyle çekişme konusu 25 ada 28 parsel sayılı taşınmaz bakımından davanın reddine karar verilmiştir.Mirasbırakan S.. B..'ın 18.02.1981 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile 25 ada 6 parsel sayılı taşınmazını davalıların mirasbırakanı olan oğlu C.. B..'a temlik ettiği, yine mirasbırakan Saniye'nin 27.02.1981 tarihli resmi akitle 25 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki payını dava dışı kızı Muazzez ile davacıların mirsbırakanı olan kızı M.. G.. ve davalıların mirasbırakanı olan oğlu C.. B..'a bağış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.Çekişme konusu 28 parsel sayılı taşınmazdaki mirasbırakana ait payın, bağış suretiyle temlik edildiği, bağış suretiyle yapılan temlikler geçerli işlemlerden olduğundan tapu iptali ve tescil istenemeyeceği, tenkis de istenilmediği gözetilerek bu parsel bakımında davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik yoktur. Davacıların temyiz isteğinin reddine.Davalıların temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince, mirasbırakanın 1903 doğumlu olduğu, davalı oğlu tarafından bakıldığı, diğer çocukları ile ihtilafının olmadığı, dolayısıyla mal kaçırma nedeninin bulunmadığı, nitekim ölünceye kadar bakma akdi yapıldıktan 9 gün sonra da 28 parseldeki payını her üç çocuğuna da bağış suretiyle aktardığı sabit olup bu somut olgular yukarıdaki ilkelerle değerlendirildiğinde mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdinde mal kaçırma amacının olmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca 6 parsel sayılı taşınmaz bakımından da davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendrime ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.