Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1721 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 10811 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2007NUMARASI : 2005/149-2007/128Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, kayden maliki bulundukları 1039 parsel sayılı taşınmaza komşu 1038 parsele davalının yaptırmakta olduğu inşaatın deniz manzarasını kapattığını bu durumun komşuluk hukukuna aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek yıkım suretiyle sataşmanın önlenmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece "... yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılası, davalı tarafça inşa edilen yapının imar ve ruhtasa aykırı olup olmadığının, ayrıca komşuluk hukuku açısından davacılara bir zarar verip, vermediğinin saptanması sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş olup, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında değinildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle, hükme yeterli ve elverişli olan, keşif sonrası elde edilen bilirkişi raporuna göre davacının bir zararının bulunmadığı saptanarak davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir,reddine.Ancak, daha önce yerel mahkemece davanın reddine dair kurulan kararın davacının temyizi üzerine Dairece bozulduğu anlaşılmaktadır.Önceki kararda, vekil ile temsil olunan davalı lehine 200 milyon TL.avukatlık ücretine hükmedilmiş olup, red kararı davalı tarafından temyiz edilmemiş olmakla takdir edilen avukatlık ücreti bakımından anılan kararın davacı lehine kesinleştiği tartışmasızdır.O halde anılan kararla hüküm altına alınan avukatlık ücreti yönünden davacının sorumlu olacağı miktar bakımından davacı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu tartışmasızdır.Bilindiği üzere usuli kazanılmış hak, kamu düzeni ile ilgili olup aleyhinde olanı bağlayacağında şüphe yoktur.Bu itibarla sonuçta dava reddedildiğine göre, aynı miktar avukatlık ücretinin karar altına alınması gerekirken, kazanılmış hak olgusu gözardı edilmek suretiyle yazılı olduğu üzere avukatlık ücreti yönünden fazlaya karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.2.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.