MAHKEMESİ : RİZE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/03/2014NUMARASI : 2013/440-2014/175Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; yargılamanın sağlıklı biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesi (HUMK’un 73. maddesi), uluslararası sözleşmeler ve Anayasa'nın 36. maddesiyle en temel hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı karşısında, mahkeme tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasa’nın 90/son maddesi aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Öte yandan HMK'nun 177/1 fıkrasında, ıslahın tahkikat sona erinceye kadar yapılabileceği belirtildikten sonra, 2. fıkrada; ıslah duruşma dışında yapılmış ise yazılı ıslah dilekçesinin, karşı tarafın hazır bulunmadığı duruşmada yapılmış ise tutanak örneğinin karşı tarafa tebliği; 280. maddede ise bilirkişi raporlarının taraflara tebliği gerektiği düzenlenmiştir.Ne var ki somut olayda, ıslah dilekçesi ve bilirkişi raporları davalı tarafa tebliğ edilmeden, davalıya bu hususta savunma hakkını kullanması olanağı sağlanmadan sonuca gidildiği görülmektedir.Hal böyle olunca; öncelikle bilirkişi raporlarının ve ıslah dilekçesinin davalı tarafa yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmesi, davalıya beyan ve itirazlarını sunabilmesi açısından imkan tanınması, ondan sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.