Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17152 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12791 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen davada; Davacı; 115 ada 2, 104 ada 1 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarda kardeşi ... ve dava dışı kişilerle paylı mülkiyet üzere malik olduklarını, kendisine ait payı üçüncü kişiye sattığını, kardeşi ...'in ise 17/12/2012 tarihinde boşanarak 27/12/2004 tarihinde eşsiz ve çocuksuz öldüğünden tek mirasçısının kendisi olduğunu, kardeşi ...'nın boşandığı eşinin resmi olmayan evliliğinden olma ... ve ...'ün, ...'nın nüfus kütüğüne çocukları olarak kaydedildiğini, böylelikle .... ..., ... ve ...'ün anılan üç parça taşınmazdaki ...'ya ait payı önce adlarına intikal ettirip sonrada amcalarının çocuğu olan kötüniyetli ...'e satış yaptıklarını ileri sürerek tapu iptali tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı; davacı ile akraba olduklarından ...'nın çocuğunun olmadığını bildiğini, çekişmeli taşınmazlardaki ...'e ait 15/80 payın davacının bilgi ve rızasıyla ... ve Haluk'un vekili sıfatıyla davacının oğlu olan ... tarafından kendisine satıldığını, davacının 4721 Sayılı TMK'nin 2 . ve 3. maddelerine aykırı hareket ettiğini, iyiniyetli olduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.. Mahkemece; ..... ve ... 'ün , annelerinin.... olduklarını bildikleri halde nüfus kayıtlarındaki anne adının ... olmasından faydalanıp geçersiz mirasçılık belgesini kullanarak yolsuz tescil ile çekişmeli taşınmazlardaki ... payını önce kendi adlarına intikal ettirdikleri, sonrasında ise bu durumdan haberdar olan davalıya satış yoluyla temlik ettikleri, davacının oğlunun vekil sıfatıyla davalıya satış yapmasının davacı aleyhine hukuki sonuçlar doğurmasının beklenemeyeceği, satışın davacının bilgisi dahilinde yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı .Dosya incelendi, gereği görüşülüp , düşünüldü. KARAR Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının esasa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; davanın paya yönelik açıldığı, mahkemece yapılan keşifte çekişmeli üç taşınmazın toplam değerinin 38.026,20TL olarak belirlendiği halde anılan miktarın 15/80'i üzerinden nisbi karar ve ilam harcı nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken pay dikkate alınmaksızın her üç taşınmazın toplam değerleri (38.026,20TL) üzerinden nisbi harç ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 3. ve 4. bentlerinin tamamen çıkarılarak bunların yerine “2-Dava değeri olan 7.129,91TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesaplanan 423,52TL nisbi harçtan peşin alınan 94.50.TL peşin harç düşülerek kalan 329,02 TL nisbi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir yazılmasına, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 855,59 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve hükmün, 6100 sayılı HMK’nin geçici 3/2.maddesinin göndermesiyle 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.