Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil, bu istek yerinde görülmediği takdirde ise tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın 11.12.2007 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak ilk eşinden olma davacı kızları ile dava dışı ikinci eşini bıraktığı, davalının ise ikinci eşinin yeğeni olup, sonradan ikinci eşin davalıyı evlat edindiği, çekişmeli 2637 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2payın miras bırakan tarafından kayden 2.300 TL bedelle satış biçiminde 21.11.2003 tarihinde davalıya temlik edildiği,davalının banka hesabından çektiği parayı elden miras bırakana ödediğini ve bu olaya davacı C. B.S.'in de şahit olduğunun savunduğu ve bu savunmasını ispat için davacıya yemin önerdiği, davacının da sözü edilen olayı ve olguyu görmediği hususunda yemin ettiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; H M K.nun 225. maddesi “ Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır .” hükmünü öngörmektedir. Bu yasal düzenleme karşısında, davalının gerçek değer üzerinden ödeme yaptığı yolundaki savunmasını kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.Öte yandan,gerek tanık beyanları ve gerekse taşınmazın gerçek değerini saptayan bilirkişi raporu gözetildiğinde, değerler arasında açık ve aşırı fark bulunduğu, temlike karşın miras bırakanın çekişmeli taşınmazda ölünceye kadar oturmaya devam ettiği ve miras bırakanın satıma ihtiyacının bulunmadığı davalının satın aldığı ve satış bedelinin ödendiği savunmasının da kanıtlanamadığı, miras bırakanın ilk eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ikinci eşin yeğeni ve sonradan evlatlığı olan davalıya bağışladığı ancak resmi işlemin satış şeklinde yapıldığı işlemin bedelsiz ve danışıklı olduğu duraksanmayacak biçimde kanıtlanmaktadır.O halde, yapılan işlemin aslında bağış olmasına karşın, tapuda satış biçiminde gerçekleştirildiği ve mirasçılardan mal kaçırma amacı ile temlikte bulunulduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi aracılığı ile) 1086 sayılı HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.