Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17120 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2182 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLYanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve ...vekilleri tarafından yasal süre içerisinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.12.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ..... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat gelmedi,yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa satış bedelinin tahsili isteğine ilişkin olup, mahkemece, tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ...'nin, boşandığı eşi davalı ... aleyhine evlilik birliği içinde edinilen davaya konu 740 parsel sayılı taşınmazın katkı payına karşılık ½ payının adına tescili için açtığı... Aile Mahkemesinin 2008/157 esas sayılı davasında, ...in davayı kabul ettiğini, diğer davalı ... ve eşinin alıcı olmaları üzerine, taşınmazın 120.000,00 TL bedel karşılığında satılması; satış bedelinin 60.000 TL 'nın kendisine ödenmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını; taşınmazın, kayıt maliki olarak davalı ... tarafından diğer davalı ...'ya satış suretiyle devredildiği halde kendisine ödeme yapılmadığını, satış işleminin gerçekleştirilmesi amacıyla taşınmaz üzerindeki haciz ve tedbirler kaldırılır kaldırılmaz davalıların birlikte kötüniyetle hareket ederek tapuda devir işlemini gerçekleştirdiklerini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/l.maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36. maddesinde) açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan,hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir. Somut olaya gelince; davacı ...'nin, davalı ... aleyhine açtığı tapu iptal - tescil davasında, ...in, 740 sayılı parselin ½ payının katılım payı olarak davacı ... adına tapuya tesciline ilişkin kabul beyanı nedeni ile ... Aile Mahkemesinin, 01.12.2009 tarihli, 2008/157 esas- 2009/752 karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 22.6.2011 tarihinde kesinleştiği; dava konusu 740 parsel sayılı taşınmazın 25.05.0211 tarihli resmi senetle davalı ... tarafından diğer davalı ...'ya 3.000,00 TL bedel karşılığı satış suretiyle devredildiği, mahkemece, davalıların aralarında anlaşarak birlikte hareket ettikleri, taşınmaz üzerindeki haciz ve tedbirler kaldırılır kaldırılmaz taraflarına haber vermeksizin kötü niyetli olarak tapuda devir işlemini gerçekleştirdikleri gerekçesiyle 740 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olan ½ payının iptali ile davacı adına tesciline; terditli 60.000 TL alacak için açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.Dava dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davacının, dava konusu taşınmazın davalı ...'ya satılması yönünde iradesinin bulunduğu, ancak bedelin ödenmediği iddiası ile eldeki davanın açıldığı sabittir.Bu durumda, davadaki hukuki sebebin hile olmayıp, satışı yapılan taşınmazın davacıya ödenmesi gereken satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı sabittir. Bilindiği üzere, TBK'nın 246. maddesi delaletiyle 235. maddesi hükmü uyarınca, satış bedelinin ödenmemesi halinde akdi feshederek satışa konu şeyin geri alınması hakkı saklı tutulmadıkça veya bu konuda bir ihtirazi kayıt dermeyan edilmedikçe, satılan şeyin istirdadı istenemez. Hal böyle olunca, satış işleminin tarafların iradelerine uygun olarak gerçekleştirildiği, iradeye bozan bir nedenin bulunmadığı gözetilerek, davalı ... hakkındaki davanın reddine: satış bedeline yönelik olarak davalı ... hakkındaki açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün, açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ... vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazının REDDİNE, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalılardan ... vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 03.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.