Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1710 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 12168 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ : SİNANPAŞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/07/2006NUMARASI : 2004/97-126Taraflar arasında görülen davada;Davacı vekili, davacının murisi babası İ..K..kalan ..ve ..parsel sayılı taşınmazlardaki miras payını davalı kardeşleri M.. A..ve S..ın davacıya kandırarak, tapudaki satış işlemi ile devraldıklarını, davacının hukuki ehliyete haiz olmadığını, müzayaka hali içerisinde bulunduğunu, satış işleminin hata hile gabin ehliyetsizlik ve şekil eksikliği sebebiyle geçersiz olduğunu, haklarında dava açılacağını düşünen davalılar M..A..ve S..'ın dava konusu taşınmazları davalı O..'a muvazaalı olarak temlik ettiklerini ileri sürerek tapu iptali tescil olmadığı takdirde satış bedelinin tahsili isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davacının iddialarının doğru olmadığını, davalı O..'ın iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile tapu iptal tescil isteğinin reddine, satış bedelinin tahsili talebinin kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali tescil olmadığı takdirde bedelin tahsili isteğine ilişkindir.Mahkemece, bedel isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; özellikle yargılama aşamasında Adli Tıp Kurumundan alınan rapordan davacının ehliyetsiz olduğunun saptandığı anlaşılmaktadır.Oysa tasarruf ehliyetine haiz olmayanın vekili tarafından açılmıştır.Davacı asilin (vekil edenin) alınan ehliyetsizlik raporunun içeriğine göre dava tarihi itibariylede hukuki işlem yapma ehliyetinin bulunmadığı sabittir.Öyle ise, açılan davanın ehliyetsiz olan davacının kanuni temsilcisi olan vasisi veya onun Türk Medeni Kanununun 462/8.maddesi gereğince izin almak suretiyle tayin ettiği vekil marifetiyle takip edilmesi ve yürütülmesi gerektiği tartışmasızdır. Hal böyle olunca, öncelikle davacıya vasi atanmasının sağlanması, ondan sonra vasi veya vasinin Türk Medeni Kanununun 462/8.maddesinde bu görülen usuli işlemin ikmalinden sonra yetkili kılacağı vekil aracılığıyla davanın yürütülmesi gerekirken yazılı olduğu üzere yasal açıdan usuli işlemler gerçekleştirilmeden işin esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.