Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16993 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16087 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL,TENKİSTaraflar arasında görülen tapu iptal-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile diğer temyiz edenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Tescil talebinde bulunulmamıştır.Mahkemece, davanın kabulü ile davacıların miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmiştirDosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1683 ada 128 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan Haydar Uyan tarafından davalı ...'a 25.08.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle devredildiği görülmektedir.Davacılar, miras bırakan tarafından yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 tarihli, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca işlem yapılması, davacılara tescil davası açmaları için önel verilmesi, açıldığı takdirde tescil davasının eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususun göz ardı edilmiş olması doğru değildir. Tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesi aracılığı ile) 1086 sayılı HUMK.nun 428 maddesi gereğince BOZULMASINA,bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalı vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.