Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1693 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 328 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : BEYOĞLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/10/2009NUMARASI : 2007/460-2009/343Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Asıl dosya davacısı 1408 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 3/225 pay maliki T. oğlu S.in hayatı hakkında bilgi edinmek mümkün olmadığından İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını ve taşınmazın 10 yıl süreyle kayyımla idare edildiğini ileri sürüp, adı geçen şahsın gaipliğine, anılan hissenin iptal ve Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.İhbar olunan ve birleşen dosya davacısı; 1408 ada 9 parsel sayılı G. M. Efendi ve Gümrük Katibi İbrahim Vakfından icareli taşınmazın T. oğlu S. adına kayıtlı 3/225 payının 5737 Sayılı Yasanın 17. maddesi gereğince vakfına rücu ettiğini belirterek gaiplik kararı verilmek suretiyle 3/225 payın muhlulen vakfı adına tescili isteğinde bulunmuştur.Davalı, asıl davanın kanıtlanması gerektiğini beyan etmiş, birleşen davanın ise reddini savunmuştur.Mahkemece, asıl davanın şartları oluşmadığından reddine, taşınmazın aslının vakıf olup mahluliyetle vakfına döneceği gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine vekili ile davalı kayyım vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.“Asıl ve birleşen dava, gaiplik kararı verilmesi ile tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, Türk Medeni Kanunun 588. maddesi koşullarının oluşmadığı gözetilerek davacı hazinenin davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı hazinenin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalı kayyım vekilinin temyizine gelince;Hemen belirtilmelidir ki, harca tabi nitelik taşıyan bir davanın açıldığının kabul edilebilmesi için, başvurma ve nispi harcın alınması gerekeceği tartışmasızdır.Davacı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü olup, harca tabi olduğunda da kuşku yoktur. Her ne kadar 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 77.maddesinde “… tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır” hükmüne yer verilmiş ise de, anılan hükmün yargı harçlarını kapsamadığı Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 tarih ve 2008/18-777 esas, 2008/788 sayılı kararı ile sabittir.Oysa somut olayda, birleşen davayı açan davacı idareden gerek başvuru, gerekse nispi harç tahsil edilmemiştir. Harç ikmali sağlanmaksızın davanın devamına ve yargılamanın sürdürülmesine 492 Sayılı Harçlar Yasasının 30.ve 32.maddeleri hükmü gereğince yasal olanak yoktur.Hal böyle olunca, gerek başvurma harcı gerekse nispi harcın tahsil edilmesi ve bu gerek ifa olunduğu takdirde davaya devam edilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı kayım vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.428.gereğince BOZULMASINA, 18.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.